Fenerbahçe’de, Galatasaray yenilgisinin faturası, rakibinin sırtına uçan tekme atınca kırmızı kartla cezalandırılan ve takımını eksik bırakan Bruno Alves’e kesilmiş.
Teknik direktor İsmail Kartal, Portekizli oyuncuyu, idmana almamış. Oyuncunun tesislere sokulmadığı ve büyük patronun “onun biletini kestim” dediği “sızan bilgiler” arasında.
Böyle bir oyuncuya Fenerbahçe forması yakışmıyormuş zaten, bir de söz konusu hareketi bilinçli olarak yaptığı, yani takıma ihanet ettiği imaları bile ortalıkta dolaşıyor.
Hakikaten de o uçan tekmenin sahibini bu şekilde cezalandıranlara, “helal olsun” diyeceğim ama aklıma takılan noktalar var.
Söz konusu futbolcunun birçok maçta rakiplerine böyle hunharca davrandığını biz TV’den gördük de siz derbi kaybedilince mi fark ettiniz?
Bir de Süper Kupa finalinde iş penaltı atışlarına kalmışken, oyuncu değişikliği imkanı ortadan kalkmışken, durup durduk yerde rakibinin üstüne çullanan kaleci Volkan’a, Bruno’dan çok daha büyük bir sorumsuzluk sergilediği ve söylemleriyle de sportmenliğin epeyce dışına çıktığı halde ne diye “evladımız, kaptanımız” şefkatiyle sahip çıktınız?
Prensiplere ve etik kurallara bu kadar hassas kulüp yönetimi, “adamına göre muamele” yapar mı?
Üçüncü Sayfa
Dünyanın en pahalı futbolcuları ve teknik adamları sıralamasına rahatlıkla girebilecek personellere sahip A Milli takımımız, orta karar bir ilçe nüfusuna sahip ülkelerin veteranlarından oluşan takımlarını yenemiyor.
Ama bundan daha çok, şu meşum silahlı külahlı hikaye spor sayfalarını meşgul etmeyi sürdürüyor. Geçen yıl milli takım kampında yaşanan ve çeşitli versiyonları dolaşımda olan hikayenin aslını nihayet Hakan Çalhanoğlu anlattı.
Meğer hikayede bir de daya yiyen futbolcu arkadaşı ile milli futbolcuya fedailik yapan tabancalı bir zat varmış.
Gökhan Töre yanındaki silahlı zatla, Hakan ve Ömer Toprak’ın odasını basmış. İki milli futbolcu silahla tehdit edilerek, "karışmayın siz bu işe" denilmiş. İki milli oyuncu odalarında, takım arkadaşlarının getirdiği kişinin doğrulttuğu silaha bakarken, Ömer Toprak’ın odada bulunan arkadaşı bir yerlerinden kan gelecek kadar dövüldükten sonra eylem sonlandırılmış.
Gazetelerin üçüncü sayfalarındaki asayiş haberlerinde bile bu kadar aksiyon var mı Allahaşkına? Neyse silah külah fazla büyütmemek lazım, “genç bunlar” deyip geçmek lazım!