İzmir’den bir Fenerbahçe rüzgarı geçti gitti. Ancak giderken, ilginin büyüklüğü kadar, bıraktıkları mesaj da umarım, kenti yönetenlere ulaşmıştır. 30 Ocak’ta yoğun hava şartları nedeniyle ertelenen Altınordu-Fenerbahçe maçında 36 bin adet bilet satılmasıyla, Atatürk Stadının büyük bir bölümünün dolması İzmirliyi mutlu etti. Bunun yanı sıra ilgi ve kente bırakılan katkının önemi de burada yeteri kadar dikkat çekmeli diye düşünüyorum. ”Takımını özleyen Fenerbahçelileri ben bundan mahrum bırakmam” diyen Altınordu, alkışların en güzelini hak ediyor bana göre. Maç izleme zevkini geriye döndürmek de cabası tabi. İzmir Atatürk Stadyumu’nda oynanan Altınordu- Fenerbahçe maçında, taraftar ilgisiyle renklenen gecede, beklentiler hiç kuşkusuz “iyi futbol izlemek” yönündeydi elbette. Gecenin bir diğer anlamı da, 44 yıl sonra ikinci kez karşı karşıya gelen Fenerbahçe-Altınordu açısından, güzel bir nostalji yaşanması olduğu tabi. Bununla birlikte Altınordu, Türkiye’de bir ilke imza atarak Atatürk Stadında oynanan maç da görme engellilerine, kulaklarına takılan özel bir kulaklıklarla maçı takip etmeleri, maçı anında maçın ayrı detayları olduğu kadar, özel bir tribün ayırarak maç heyecanı yaşatmaları çok güzel bir jest ve ilk olduğunu söylemeliyim. Bunun adına,İzmir büyük takımlardan birisiyle özlem giderdi de diyebiliriz bir anlamda. Zira Süper Lig’de temsilcisi olmayan “Gariban İzmir’in” Fenerbahçe’yi izleme olanağı bulamayan İzmirliler, karşılaşmaya 40 bine yakın seyircinin izlemesiyle büyük ilgi gösterdiğini söylemeye gerek var mı bilmiyorum. Ah bir de bilet bulamayan seyircilerin karaborsadan bilet bulma sıkıntısı olmasa iyi olurdu ya…
Tabi bu güzellikler yanında maça gölge düşüren olaylar da yaşanmasa, tadından yenmeyecekti doğrusu.
ALLAH İZMİR’E YARDIM ETSİN
Sahanın çamur deryası olması nedeniyle, maç da sakatlanarak sahayı terk etmek zorunda kalan Emre Belezoğlu, saha zemininden şikayet ederek,” Lig’e hazırlanmak için bu maçta oynamak istemiştim. Ama bu sahayı görünce, keşke oynamasaydım. Türk Futbolunun en önemli problemini Türk oyuncuları olarak görüyorlar, ama önce sahalarına baksınlar. Saha tarla gibi. Türkiye’nin en büyük şehirlerinden birinin sahası, bu zemin ve bu stat bu şehre yakışmıyor. Bize bu sahaları layık görenler, gelsinler kendileri oynasınlar” sözleri, kapak olmuştur sanırım. Sonra bir de, “Yabancı Oyuncu Kuralına da” tepki gösteren Belezoğlu,
”Türk Futbolunu yönetenler, futbolcuların yeterliliğine takmışlar, önce zemine baksınlar, ondan sonra Türk Futbolcuların yeterliliğiyle ilgili laf etsinler” diyerek, Atatürk Stadının zeminine isyan etti. Sonra da, “kazandığımız için mutluyum, ama böyle bir statta oynayıp sakatlandığım için çok da mutlu olduğumuzu söyleyemem, burada sürekli oynayan topçulara Allah yardımcı olsun, bu stat yakışmıyor” Şeklindeki ifadelerine, yetkililer ve kenti yönetenler yine duymazdan mı gelecekler merak ediyorum? Ne çektin be İzmir’im, futbol sevmeyenlerden diyorum…
Ancak değil oynamak, futbolu sevmeyen, ne maça ne de stada gelen, kenti yöneten ve yerel yönetimlerin bunlara her zamanki gibi kulak tıkayacaklarına adım gibi eminim…
Ben de diyorum ki, ihalesi bile gerçekleştirilen iki yeni stadı, çeşitli bahanelerle engelleyenlerin kulakları çınlasın…
Türkiye’nin üçüncü büyük kenti, utanç verici gerçekle yüzleşti. Emektar Atatürk Stadyumu harika bir coşku yaşadı, ancak tribüne koşan 40 bin kişi, çamur deryasına dönen stat da bu kez umduğunu bulamadı. Bu utanç İzmir’e yeter değil mi? İzmir’de futbolsever çok, ama bir stadyumu bile yok. Sömestre girdik, karne zayıf dolu. Yine sınıfta kaldık, haberiniz olsun…!