Kurumları, durumları, mobbingi, intiharları falan yazdıkça baktım bizim okurun keyfi kaçıyor, moral sıfırın altına düşüyor. Halkın bezginliğe falan düşmesine sebep olur; moral maneviyatını bozarız diye biraz mola verelim dedim.
Molalar iyidir! Hele ileri yaşlarda. Daha çabuk yorulan, sinirleri zayıflamış, bedenen daha çok bakıma muhtaç hale gelmiş insanlar için molalar tam bir ihtiyaç giderme fırsatıdır.
Kısa sürede araçların, kaptanın yolcuların ihtiyaçları giderilir ve yeni bir sayfa açılır yol hikâyesinde. Bizimkisi de aslında bir yol hikâyesi.
Yolda gördüklerimizi yazıyoruz. Bolca düşünürüz yolda. Hızla değişen manzaralar, çevremizde gördüklerimiz bizi biraz daha yoğun düşünmeye sevk ederken hareketlerimizin de kısıtlı olmasından yararlanan düşünceler adeta tavan yapar zihnimizde.
Bereket bir süre sonra yol biter daha doğrusu bittiğini sanırız ve biraz olsun rahatlama hissiyle noktalarız düşüncelerimizi. Aslında ne yol biter, ne yolculuklar.
Her nokta, aslında yeni bir cümleye, yeni paragraflara hazırlıktır. Ömürler biter, yol bitmez! Aziz okuyucu: Sen yürümene bak. Ümitsizliğe kapılma! Yol öyle fırsatlar verir ki sana.
Sakın onca yıl düşünüp, biriktirdiklerini bir anlık hevesine feda edip aldanma! Bu yola boşuna çıkarılmadın sen. Çok değişik kurumlardan, çok değişik kişilerden hatta hiç tanımadığım kişilerden bile öyle mesajlar aldım ki yazılarım üstüne…
Her birini ayrı başlık yapıp değerlendireceğim ilerideki yazılarımda. Öyle bezdiri tabloları anlatıyorlar ve öyle kurum içi görüntüler seriyorlar ki ifadelerinde…
Çok mu şaşırıyorum? Asla! Pekiyi ne olacak böyle? Onu siz düşünmeyin. Siz, doğru olun, doğru işler yapın, yapamıyorsanız da dosdoğru durun yerinizde. Yanlışlara baka baka da karartmayın içinizi. Elinizle; Olmadı dilinizle, Yine olmadı kalbinizle; içinizden ve tüm samimiyetinizle tasvip etmeyip karşı durun yanlışa! Onlara benzemeyin.
Zira “Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybediliyor.”
Hem yolda o kadar güzel görünüyorsunuz ki… Ben, o güzelliğinizi görüyorum. Görmekten başka da elimden bir şey gelmiyor.
Ben de yoldayım, yürüyorum. Size hak ettiğiniz zamanı ayıramam da belki bu yüzden. Görüvermek ve sizin de yolda olduğunuzu bilmek yetiyor bana.
Muradım hiçbir zaman bulmak olmadı. Dünya, arayanların dünyası. Çok azı da bilmeyi dilemekteler. Ben, arayanların hallerine de tutkunum!
Döne döne, yana yana arayanların. Aramak da yürümekle başlar. Çıkın karanlığınızdan ve atın ilk adımlarınızı. Ama yürüyerek ama yazarak ama düşünerek. İşin düzeltmek de değil!
Çevrende gördüğün tümsekleri kaldırmak, çukurları doldurmak, çöpleri toplamak. Hem ömrün o kadar uzun değil hem gücün sınırlı.
Ne zirvelere göz dik, ne çukurlara takıl.
Yürü ey talib!
Sen yürüdükçe güzelsin. Yürüdükçe bu hikâyedeki yerini alacaksın. Zira bu bizimkisi de bir yol hikâyesi.
09.02.2020
Erdal ÇİL
[email protected]