24 Nisan 2024, Çarşamba Web TV Foto Galeri Sosyal Medya Mobil Uygulamalar Arşiv
 
 
Erdal Çil

Engelli anneleri

Çok değil; daha düne kadar adları dahi yoktu! Bilinmiyorlar, görünmüyorlar, gösterilmiyorlar, velhasıl belki de farkında bile değildik.

Kendi engellerimizden; beynimizdeki, gözümüzdeki engellerimizden kurtulup da göremiyorduk onları. Şimdi örgütlü toplum furyasının bir ucundan da tuttuklarından belki, daha sık yanımızda, aramızda görmekteyiz onları. Ama en büyük şans da, devletin son yıllarda onları hiç de küçümsenmeyecek şekilde öne çıkarması ve onlara ilişkin düzenlemeler yapması.

İlk kamuya engelli sınavı için başvurular başladığında, sayıca kalabalığı görünce şaşırmıştım. Mevzuat gereği ebeveynleri olsa da yanlarında, kendilerinin başvurusu gerektiği için yalnız gelmemişlerdi bizim daireye. Orada, biraz mahcup, biraz gizleniyor gibi olsalar da birçok tanıdık yüze rastlamıştım.

Meğer engelli çocukları varmış da, bilmiyormuşuz!

Sanki bir ayıp, sanki bir lütuf değil de bir noksanlık gibi.

Hâlbuki benim gözümde o ebeveynlerin bütün hataları, şahsıma karşı yaptıkları bütün kusurları silinivermişti o an gözümde de affetmiştim onları o an!

Randevularına geç kalmaları, biraz ezik ve sosyal olmama durumları, sohbetlerin en keyifli anlarında yarıda bırakıp gitmeleri falan silinivermişti gözümde.

Engelli çocuğu olan arkadaşlarım bey ve babaydı. Bir de evdeki eşlerini düşündüm o an. Dört gözle onların yolunu bekleyen, evin hanımı olduğunu unutmaksızın bir de engelli bir bireye kendini adamış olan, yine birçoğu memur, esnaf, işçi olan hanımlar!

Hani: hanımlar çok konuşurlar deriz ya!

İsterse hiç susmasın onlar, hiç durulmasın!

Bilmem ayna karşısına geçip, diğer hemcinsleri gibi kendilerini seyrederek hülyalara daldıkları, kadınlıklarıyla baş başa kaldıkları en son tarih ne zamandır?

Nasıl bir gelecek düşlüyorlardı, nasıl bir eşleri olacak ve nasıl bir yuvada yaşayacaklardı. Günün yorgunluğunu sarmaş dolaş olarak yuvarlanacakları çocuklarıyla atarlarken akıllarına hiç koşamayan, sarılamayan birilerinin de olduğu gelecek miydi? Eşleriyle birlikte çocuklarının ellerinden tutup koşarlarken, gün gelip de sürekli hep dar bir alana tıkılmış bir engelli ebeveyni olabileceklerini düşünebilirler miydi hiç?

Çocuklarının ilk engelini öğrendikleri an neler yaşamışlardı?

Neden olmasındı! Bu doktorların hepsi hemen hep doğruyu mu söylerlerdi?

Başka kapılara da gittiler, inanamadılar, belki dediler, gittikçe azalan ümitlerinin son noktasına geldiklerini sandılar ve sonra artık bir ulvi elin, o dinginliğine bıraktılar kendilerini.

Artık kendileri değildi onlar. Dünyevi ne kadar emareleri varsa hepsinden sıyrılmışlar ve sadece onun için yaşamaya başlamışlardı.

Koca Yunus’un dediği gibi: cenneti dileyenlere bırakıp, onlar onu dilemişler, onu yaşamaya başlamışlardı.

Bilmem kaç arkadaşlıklarından, kaç akrabalarından, kaç evliliklerinden hep çocukları, melekleri için geri adım atmak zorunda kalmışlardır.

Melekleri diyorum zira, kendileri belirlememiştiler engel türlerini, engelli olmayı.

Çoğumuz belki melekleri hiç görmesek de, onların; o annelerin neredeyse bütün hayatlarından bir an dahi çıkaramadıkları bir melekleri var.

Bütün insanlara, bütün dünyaya, hem de bütün ömürlerine bedel bir melek!

Hani,’bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim’ derler ya; onların dostu melek olunca, melekle düşüp, melekle yaşadıklarından hep, zamanla melekleşmişlerdir de aslında farkında bile değildirler. Zamanla kendileri de görülmez olmuşlardır içinde yaşadıkları toplumda bile.

Engelli anneleri!

Canınız sıkılmasın hiç, dışlandığınız, acındığınız hatta görünmediğiniz, fark edilmediğiniz için!

Sahi biz kimleri görüyor, kimleri dışlamıyoruz ki hem.

Böylesine şekilden ibaret müsveddelere boğulduğumuz bir dünyada, gösterişlere kapıldığımız, riyalarla doldurduğumuz bir çevrede bizden ne beklenebilirdi ki…

Hem bizim devlet olarak bile o melekleri görmeye başlamamızın hikâyesi bile çok yeni değil mi?

Bu yüzden hoş görün bizi.

Körlüğümüze, sağırlığımıza rağmen sizin daima gören, izleyen, engin hoşgörünüze sığınıyorum.

28 Kasım 2014 Paylaş
 
Bu yazı için yapılan yorumlar ( 0 ) + Yorum Yaz

Yorum bulunamadı !..

 
facebook.com/HaberEgeli
 
Yazarın Diğer Yazıları
BAĞIMLILIK ÜZERİNE
AVNOCA
BAHAR ÇİÇEKLERİ
ŞEHİR TAŞIYAN ADAMLAR (1)
ÇALIK KÖYÜNDEN DİYAR-I MENTEŞE’YE. MUSTAFA ÇALIK MUĞLA’DA.
KUMRU VE KADIN
CUMHURİYETE ÖZEL YÜZDE ELLİ
İLAHİ MİSYON
İKİ KİTAP
DARIYERİ İÇİNDE KİTAP OLAN KÜLTÜR ŞENLİĞİ
TÜRKÜLERLE UYANMAK
YÜZYILIN YANGINI
BAŞLIĞA GEREK OLMAYAN BİR YAZI
BEN SUSTUM, KİTAP SUSTU, KEMAL TAHİR KAYBOLDU
TATLI DİLLİ GÜZEL İNSANLAR
ADAY VE ADAY ADAYI DUASI
DEPREMİN DEPREŞTİRDİKLERİ
BİRİLERİ VAR
RODOS VE ONİKİADALARDAKİ TÜRK VARLIĞI (2)
RODOS VE ONİKİADALARDAKİ TÜRK VARLIĞI
 

WEB TV Tüm videolar
Deplasmanda plasebo
 
Şeyhim kainata alışamadım
 
 
FOTO GALERİ Tüm galeriler
 
 
 
? Anket
Spor Toto Süper Lig 2022-2023 Sezonu Şampiyonu Kim Olur?
 
   
Spor Kent Haberleri Politika Ekonomi Yazarlar Sağlık Eğitim Asayiş Kültür Sanat Yaşam Dünya Magazin
facebook.com/haberegeli twitter.com/haberegeli Google+   Anasayfam Yap
Sık Kullanılanlara Ekle
Künye
Sitene Ekle
İletişim

© Copyrigth 2013 haberegeli.com tüm hakları saklıdır
  Sitemiz abonesidir