Uzun bir süredir yarışmıyorum!
Diğer yarışmacı arkadaşlara da başarı falan dilemiyorum. Bu tavrımı da sakın yorgunluk, yaşlılık gibi bahanelere de atıyor sanmayın!
Tavrımın nedeni sadece yarışmanın kuralını belirleyenlere!
Ne alanda yarışırsak yarışalım kazananın kim olduğunu en çok beğenilenler, en çok koşanlar, kurallara en uygun davrananlar, en hızlı koşanlar, en doğru hareket edenler değil de hep tertip komitesi belirliyor ve arada bir kazananımız olsa da sağımız solumuz hep kaybedenlerle dolu.
Artık yeter!
Üç günlük dünyaya hep koşmak, yarışmak, yenilmek, başkalarına figüran olmaya mı geldik? Yaradan, koca bir dünyayı benim emrime vermiş ve bana halife diye görev tanımı yapmışken kimin haddine beni daha alt görevlerde bulundurmak?
Artık kimseye rakip de olmak istemiyorum. Dünyaya gözümüzü açtığımız andan itibaren başlıyoruz rakip edinmeye:
-Ah keşke bu bari kız çocuğu olaydı!
-İki gün önce doğan kardeşimin çocuğu gibi gözleri bari bize çekeydi!
Sonra tipik okul çağı yarışmaları, veliler arası çocuk kıyaslamaları, sınıflarda ve sınavlarda alınan başarı seviyelerine göre yeni rakipler; Rakipler, rakipler, rakipler…
Okul bitiyor iş hayatına giriyorsunuz, bir daireye sıradan bir memur olsanız bile memur içi-memur dışı rakip dolu.
-Ondan başka adam mı bulamamışlar memur yapacak?
-Memur oldu ya, gör bak yakında şef bile olur bu torpille.
Ne kadar yarışıp kazansak da ne kadar bu seçmelerde başarılı olsak da, alanları bölsek de, farklıları çıkarsak da bitmiyor bu rekabet!
O zaman çözüm?
Çözümü hafta içi İdris Hoca yazmıştı bir de ben söyleyeyim! Rakip değil, refik olalım.
Birbirimize dokunalım, gözlerimizin içine bakarak kaybolalım, karşılıklı çay içelim, yemek yiyelim, bir beklentimiz olmadan halleşelim şöyle adam gibi.
“Bayram değil seyran değil, o zaman eniştem beni niye öptü” gibi suallere de mahal bırakmayalım ardımızda. Niyet okuma, iyiniyet avcılığı, şeytanın avukatlığına soyunma gibi terimleri de silip atalım hayatımızdan.
Refik olalım refik!
İnanın refik olduğumuz andan itibaren bitecek aramızdaki bütün husumetler. Husumetlerimizden yararlanan fırsatçılar da kaybolacaklar.
Eğitimde sınıflarda, sınavlarda yarışmalara girsek bile refik olmayı başarabilirsek bizden mutlusu mu olur?
İş hayatında mobbing, sosyal hayatımızda fitne-fücur, siyasette anarşi mi olur?
Refik olursak aşarız, yıllardır gözümüzde büyüttüğümüz dağları, engelleri.
Eğitim, siyaset, sosyal hayat bizi birbirimize düşürdü, hırlaştırdı, rakipleştirdi ama halen refik olma şansımız var.
Yıllardır kaybettiğimiz huzuru bulmak için, paylaşmak, bölüşmek için, hayattan tat almak, ahrete kul hakkı olmadan, borçsuz gitmek için velhasıl yapayalnız kalmamak için iki âlemde de var mısınız refik olmaya?
Son şansınız da değil korkmayın!
Halen şansınız var yaşadıkça ama ömür dediğin de geçiyor işte.
Bence yine de geç kalmayın, Haydi: En yakınımızdan, refikamızdan başlayarak var mısınız refik olmaya!
Evvel selam, sonra kelam!
Evvel refik, badel tarik. Muhabbetle kalın!