19 Nisan 2024, Cuma Web TV Foto Galeri Sosyal Medya Mobil Uygulamalar Arşiv
 
 
Erdal Çil

Hüsnü Tengüz

Aylardan ağustos olunca ellerim klavyeye gitse bile ya hamasi duygularım hâkim olur ellerime ve bu zaferler ayının şanına uygun bir şeyler dökülsün isterim ya da mevsimlerin bile değişip dönüştüğü günlerin başlangıcıdır der ve biraz daha melankolik bir havaya bürünürüm.

Bu kez öyle olmadı. Her ay beğeni ile takip ettiğim, Derin Tarih isimli derginin sayfalarındaki bir isim ile hemhal oldum. Çok kısa da olsa derginin sayfasına düşülen hakkındaki bilgi, öyle tesir etti ve öyle götürdü ki beni; sadece gitmek kaldı sürüklendiğim parmaklarımın peşi sıra.

Kamuoyunun Cumhurbaşkanlığı seçimine, makamına yoğunlaştığı bu günlerde biz de gözümüzü buralara dikelim dedik ama herkesin baktığı yere değil de biraz daha az ve biraz daha özel noktalara çevirelim istedim bakışlarımızı.

Hani o, her makam sahibinin önünde poz verirken bir kat daha büyüdüğü Cumhurbaşkanlığı Forsu üzerine halleşelim istedim.

Dergide forsun tasarımcısı olan Hüsnü Tengüz’ ün aynı zamanda İstiklal Harbimizin pek de öyle hakkı öne çıkarılamayan ismi Kazım KARABEKİR’ in de kuzeni olduğunu öğrenince ve: “sakin, çekingen tabiatıyla 74 yıllık hayatının hem yazar, hem de çizer olarak üretimlerle geçtiğini, onuruna düşkünlüğünü ve şanssızlığının tüm hayatını öylesine sardığını, bunca kitap hazırlığı ve belgesel nitelikli eserine rağmen bunların maddi karşılıklarını kimi zaman alamamış ve son yıllarını zorluklar içerisinde geçirdiğini”okuyunca kararımı vermiştim yazmaya.

Zaten şanslılara, -Yürü ya kulum- emri verilmişti ve bütün boyalı kalemler ve güçler peşlerinden koşuyordu onların.

Ressam, tarihçi, araştırmacı ve aynı zamanda neyzen olan Hüsnü TENGÜZ’ ün aynı zamanda öylesine tok gözlü ve kanaatkâr olduğu ve yaptığı kimi işlere başkaları tarafından el konulduğunda dahi sufi ahlakı gereği sesini çıkaramadığı da dergiden öğrendiklerimiz arasındaydı.

İstanbul’ un işgal altında olduğu 1919 yılında, imparatorluk çökmüş, toplum büyük bir belirsizlik ve umutsuzluk içindeyken Hüsnü Bey bu ortama inat, şehrin Türk ve Müslüman kimliğini haykıran bir eser hazırlama çabasına girişir ve 1919 Ramazan’ında o günlerin karanlığını yırtan bir umut ve haykırışa imza atar eseriyle.

Kendi şöyle anlatır o günleri: “Ne yazık ki İstanbul düşman işgaline uğramış ve donanma cemiyeti lağvedilmişti. Pek acı bir hayal kırıklığına uğramış ve ümitsizliğe düşmüştüm. Kalbimin kasvetini hafifletmek için kendimi bir işle oyalamak istiyordum. İstanbul, Bursa ve Edirne’deki mabetlerimizin resim, kroki ve yazılarıyla çokluğunu göstermek, bu memleketlerin öz Türk Yurdu olduğunu cihana tanıtmak gayesiyle bir kitap çıkarmaya kalkıştım. Ben de bu suretle vatana bir hizmette bulunmuş olacağımı tahmin ediyordum.”

Bayram Hediyesi, Bedây'i-İ Âsâr-I Osmâniyye adını verdiği eser, Hüsnü Bey’in 70 kadar tarama resimle süslediği, sanat tarihi açısından da ülkemizde basılmış ilk resimli kaynak kitaplardan birisidir. Basımının tamamlandığı günlerde Bahriye Matbaası’ nın yanmasından dolayı çok az nüshası kurtulmuştur.

Önsözünde kısaca; şu son hazin senenin bayramında, din kardeşlerimin kalp ferahlığına medar olur ümidiyle hazırladığım bu naçiz hediyemde, büyük Osmanlı Sultanlarının pek kıymetli, pek mukaddes ebedi hatıraları olan muhteşem İslam mabetlerinin resimleriyle, tarifleri ve her cami-i şerifin bina olunduğu zamanın büyük alim, şeyh ve şairlerinin ilahi ve naat türünden eserlerin bulunduğundan bahsederek: “Ecdadımız emr’-i dinden bir hatve inhiraf etmememiz için adım başına camii yapmışlardır. Allah’ını, dinini unutan her millet ahlaken sükut ve inkıraza mahkum olageldiği müsellem bulunduğuna nazaran; onlar bizi bu en muhlik badireden korumak istemişlerdir. Amme-i halka beğendirmek azmiyle resimlerle tezyin ederek ihzar ettiğim bu mecmü’amla ecdadımızın dinimize verdiği ehemmiyetin ve ettiği hizmetin büyüklüğünü hatırlatmak ve meşahir-i eslafın tercüme-i halleriyle en beliğ ve en mü’essir eserlerini okutarak evlad-ı vatanı ecdadımıza layık halef olmak için tenvir etmek istedim. Kusurumun hulusuma (iyi niyetime) bağışlanacağını ümid ederim. Cenab-ı Hak üzerimizdeki bela-yı azimi bir an evvel def’eylesin!”

Şu sıralar, Sanata Adanmış Bir Hayat” isimli Hüsnü Tengüz’ ün eserlerinin yer aldığı sergi, 17 Haziran 2014 tarihinden bu yana Deniz Müzesi Komutanlığı Çaka Bey Sergi Salonu'nda 31 Ağustos 2014 tarihine kadar ziyaretçilerini beklemekte ve ihya etmektedir.

Nakşibendi Dergahı müridi olan, ustalık derecesinde hâkim olduğu ney yanında keman çalan, İngilizce, Arapça ve Farsça bilen, şiir yazan Tengüz' ün son yıllarında, hasta düştüğünde bile resim yapmaktan geri durmadığı ve Cumhurbaşkanlığı Forsu gibi önemli bir tasarımı yaptığını sadece çocukları ve Kazım Karabekir’e söyleyecek kadar da mütevazi bir kişilik sahibi olan üstadı saygı ve rahmetle anıyoruz.

25 Ağustos 2014 Paylaş
 
Bu yazı için yapılan yorumlar ( 0 ) + Yorum Yaz

Yorum bulunamadı !..

 
facebook.com/HaberEgeli
 
Yazarın Diğer Yazıları
BAĞIMLILIK ÜZERİNE
AVNOCA
BAHAR ÇİÇEKLERİ
ŞEHİR TAŞIYAN ADAMLAR (1)
ÇALIK KÖYÜNDEN DİYAR-I MENTEŞE’YE. MUSTAFA ÇALIK MUĞLA’DA.
KUMRU VE KADIN
CUMHURİYETE ÖZEL YÜZDE ELLİ
İLAHİ MİSYON
İKİ KİTAP
DARIYERİ İÇİNDE KİTAP OLAN KÜLTÜR ŞENLİĞİ
TÜRKÜLERLE UYANMAK
YÜZYILIN YANGINI
BAŞLIĞA GEREK OLMAYAN BİR YAZI
BEN SUSTUM, KİTAP SUSTU, KEMAL TAHİR KAYBOLDU
TATLI DİLLİ GÜZEL İNSANLAR
ADAY VE ADAY ADAYI DUASI
DEPREMİN DEPREŞTİRDİKLERİ
BİRİLERİ VAR
RODOS VE ONİKİADALARDAKİ TÜRK VARLIĞI (2)
RODOS VE ONİKİADALARDAKİ TÜRK VARLIĞI
 

WEB TV Tüm videolar
Deplasmanda plasebo
 
Şeyhim kainata alışamadım
 
 
FOTO GALERİ Tüm galeriler
 
 
 
? Anket
Spor Toto Süper Lig 2022-2023 Sezonu Şampiyonu Kim Olur?
 
   
Spor Kent Haberleri Politika Ekonomi Yazarlar Sağlık Eğitim Asayiş Kültür Sanat Yaşam Dünya Magazin
facebook.com/haberegeli twitter.com/haberegeli Google+   Anasayfam Yap
Sık Kullanılanlara Ekle
Künye
Sitene Ekle
İletişim

© Copyrigth 2013 haberegeli.com tüm hakları saklıdır
  Sitemiz abonesidir