29 Mart 2024, Cuma Web TV Foto Galeri Sosyal Medya Mobil Uygulamalar Arşiv
 
 
Erdal Çil

Manisa'da Beşinci Mevsim

Henüz tadılmamış tatları, duyulmamış sesleri, söylenmemiş sözleri, kısaca yaşanmamışlıkları anlatır bir beşinci mevsimi vardır hepimizin. Hani yaşarken bulamadığımız, sığındığımız rahatladığımız bir mevsimdir. Takvimlerde yer almaz! Her şeyin ortaya dökülüp saçıldığı, mahremin unutulduğu günümüzde halen hiç eskimeden ve tertemiz kalmasını başarabilmiş bir mevsimdir Beşinci Mevsim.

Alkışların olmadığı; insanların nişanları, rütbeleri ile değil de gönülleriyle girebildiği, yaprakların dökülmediği, ateşin yakmadığı, suların ıslatamadığı bir mevsimdir Beşinci Mevsim.

Bir Beşinci Mevsim ikliminde karşılaştılar üçü. Zaman, mekân ve insan!

Zaman her şeye kadir demişlerdi ama çaresizdi. Çok şeylere tanıklık etmişti ama tıkanmıştı adeta. Gördüklerine bakacak olursan yorgun diyebilirdiniz ama o yorgun değil bilakis daha neler yapabilecek enerjisi vardı ama….

Mekân bu kez Manisa’ya sermişti postunu. Manisa: hem madden, hem manen sultanlara vatan olmuş bir belde. Sevgili Naci Şengin Hoca’nın dediği gibi; siyasi başkent İstanbul’ a şehzade, manevi başkent Konya’ya ise postnişin yetiştiren şehir. Yer altı ve yer üstü bütün kadroları dolu olduğu halde, halen irfana aç bir şehir!

Zaman ve mekân, Manisa Ulu Camii’nin avlusundaydılar ve kıyam için birini beklemekteydiler, bir insan!

Hangi bekleyen kavuşmamıştı ki onlar kavuşmasın!

Zaman dururdu insan geldiğinde mekân üstünde. Mekân eğilir secdegâh olurdu.

Ve insan: “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir” şuurunda.

Bu mekân, bu şehzade sancağı, bu postnişin ocağı diyar ne insanlar görmüştü ve daha da nelerini görecekti ama bunu da görmeliydi.

Öğrencilik yıllarında sevdalanmıştı. Şifahanesine koşmamış hiç, razı olmuştu derdine. Ulu düşüncelere dalmayı belki de Ulu Camii^deki secdeleri vesile olmuştu. Şükrü, Medreseyi Yusufiye’ de; sabrı ise dışarıda, özünden uzaklaşan bedbahtların arasında öğrenmişti. Yıllar sonra vefa, bir haber göndererek çağırdığında bu şehre; bu sefer vefa gösterme sırası ondaydı.

Vefa’nın çağırdığı şehre, vefa yakışırdı.

Türkülerini öğrenmişti ilkin bu şehrin. Hüznünü beşinci mevsim öncesi bu şehirde hep o türkülerine dökerdi. Bu yüzden bu şehrin türküleri çoktan vefayı hak etmişlerdi.

Sonra mekân içre mekânlar gerekti düşüncelere dalacağı, dertleneceği, toplanacağı, halleşeceği. Yeni Türkiye’nin hedeflerine uzanırken, kökünden, mazisinden, özünden uzaklaşmayan; dilimiz kimliğimizdir şiarıyla, dilimizi kaybedersek kimliğimizden de oluruz bilinciyle yarınları kucaklayan bir mekân!

Ve bu mekânı dolduracak, bir avuç da olsa can yoldaşları. Hani susuz kaldığında ırmaklarında sulanacağı, dertlendiğinde, bunaldığında kapılarını çalacağı o gönül insanları, Türkçe Sevdalıları.

Zaman bendedir ve mekân da bana emanettir erdemindeki o insan, çok geçmeden bu yoldaşlarını da buldu. Artık o oturduğunda ayakta kalan, o yürüdüğünde yanında yürüyen insanlarla sanki hafifler denilebilecek yükü aslında nasılda daha da bir artmıştı.

Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezdi! Sıkıştıklarında sesleri duyuldu şehrin dört bir yanında ve kollarını sıvamış nice yiğitler buldu yanı başında. Bu şehir ne mevsimler görmüş geçirmişti ama şimdi Beşinci Mevsim zamanıydı. Siyasette katedilen yollar yetmiyor, şimdi de ilin tarihi, kültürü için aşılacak yollara düşülme mevsimiydi bu mevsim.

“Savurdum, eledim, seçtim zamanı 
Yaprak yaprak, tel tel açtım zamanı. 
Haftada üç asır geçtim zamanı 
Nereye gittimse zamansız vardım.”

Karakoç’un dizeleri ne güzel anlatıyordu onu. İşte düşülen yollar, aşılan dağların biraz olsun durakladığı bir tarih 25 Ekim 2014. Bu tarih zaman, mekân ve insanın birleştiği özel bir tarih. İnsanın çağrısına uyan ve ona tabi olan zaman ve mekânın bir beşinci mevsim buluşmasında bu zevki yaşayacak nice gönül erlerinin olacağını da tahmin edebiliyorum.

25 Ekim 2014 de Manisa’da tarihi durdurmaya, Beşinci Mevsim’in şairi, Abdurrahim Karakoç’u anmaya var mısınız?

25 Ekim sadece bir mola ve yirmi gün sonra da Demirci’ ye bu yolcularla, Uçtaki Adam’a gitmeye var mısınız?

15 Kasım 2014, Tanpınar’ ın:” Yaz oğlum yaz! Sen on Sait Faik edersin” dediği, edebiyatımızın Demirci’ li garibi Bahaeddin Özkişi’ adına düzenlenecek panelin tarihi. Bu yolculara ev sahipliğini bu kez Demirci Belediyesi yapacak ve yurdumuzun dört bir yanından gelen bilim ve edebiyat insanlarıyla, hatta merhumun eşi ve kızının da katılımları ile anılacak Özkişi.

Sizin takvimleriniz hangi tarihleri, saatleriniz kaçı gösteriyor bilemiyorum ama ben şimdi Manisa’da Beşinci Mevsimi yaşamaktayım. Söylediğim tüm şarkılar, dilimden dökülen tüm cümleler hep Beşinci Mevsim cümleleri.

Manisa’ da her mevsim ayrı güzel ama Beşinci Mevsim…..

22 Ekim 2014 Paylaş
 
Bu yazı için yapılan yorumlar ( 0 ) + Yorum Yaz

Yorum bulunamadı !..

 
facebook.com/HaberEgeli
 
Yazarın Diğer Yazıları
AVNOCA
BAHAR ÇİÇEKLERİ
ŞEHİR TAŞIYAN ADAMLAR (1)
ÇALIK KÖYÜNDEN DİYAR-I MENTEŞE’YE. MUSTAFA ÇALIK MUĞLA’DA.
KUMRU VE KADIN
CUMHURİYETE ÖZEL YÜZDE ELLİ
İLAHİ MİSYON
İKİ KİTAP
DARIYERİ İÇİNDE KİTAP OLAN KÜLTÜR ŞENLİĞİ
TÜRKÜLERLE UYANMAK
YÜZYILIN YANGINI
BAŞLIĞA GEREK OLMAYAN BİR YAZI
BEN SUSTUM, KİTAP SUSTU, KEMAL TAHİR KAYBOLDU
TATLI DİLLİ GÜZEL İNSANLAR
ADAY VE ADAY ADAYI DUASI
DEPREMİN DEPREŞTİRDİKLERİ
BİRİLERİ VAR
RODOS VE ONİKİADALARDAKİ TÜRK VARLIĞI (2)
RODOS VE ONİKİADALARDAKİ TÜRK VARLIĞI
CEZA HEP FUTBOLSEVERLERE
 

WEB TV Tüm videolar
Deplasmanda plasebo
 
Şeyhim kainata alışamadım
 
 
FOTO GALERİ Tüm galeriler
 
 
 
? Anket
Spor Toto Süper Lig 2022-2023 Sezonu Şampiyonu Kim Olur?
 
   
Spor Kent Haberleri Politika Ekonomi Yazarlar Sağlık Eğitim Asayiş Kültür Sanat Yaşam Dünya Magazin
facebook.com/haberegeli twitter.com/haberegeli Google+   Anasayfam Yap
Sık Kullanılanlara Ekle
Künye
Sitene Ekle
İletişim

© Copyrigth 2013 haberegeli.com tüm hakları saklıdır
  Sitemiz abonesidir