Anıtkabir'e sığınanlar sadece ulusalcılar değil

Zaman Gazetesi Yazarı Ahmet Turan Alkan, Radikal Gazetesi'nden Ezgi Başaran'a verdiği röportajda son derece ilginç açıklamalarda bulundu. Kendisinin laiklikten yana olduğunu dile getiren Alkan, Hükümet memnun olmayanların yatıra sığınır gibi Anıtkabir'e sığındığını, anıtkabir'e gidenlerin hepsinin ulusalcı olmadığını söyledi.

29 Ekim için Radikal’e yazdığınız yazıda halkın Cumhuriyet’i sorgusuz sualsiz benimsediğinden söz ediyorsunuz. Nasıl oldu bu?

Cumhuriyet ilan edildiğinde halkın menfi ya da müspet bir tepkisi olmuyor. Ondan önce TBMM hükümeti kurulduğu zaman çok daha büyük bir olaydı. İstanbul’u devre dışı bırakan bir hamle yapılmıştı ama yine ciddi bir halk tepkisi ortaya çıkmadı. Çünkü Mustafa Kemal Paşa çok politik bir adamdı, siyasi dehası askeri dehasının çok önündeydi. Mesela o vakitler orduda ondan daha iyi kurmaylar da vardı ama o kurmayları da yönetebilecek yegâne adam Mustafa Kemal Paşa’ydı.

Halkın büyük değişimlere büyük tepkiler vermemesi onun siyasi dehasındandır. Çünkü çıkıp “Meclis hükümeti modeline geçeceğim, İstanbul’u baypas edeceğim, kendi kanunlarımı çıkaracağım, kendi vergimi toplayacağım” demiş olsaydı, Anadolu’da fazla ömrü olmazdı. Onun yerine mahalli unsurlarla, güç odaklarıyla ittifak yaptı, onları okşayacak sözler söyledi.

İnsaf yani, hutbe bile verdi. Bunlar oldu mu halk yönetimle daha fazla ilgilenmez zaten.

Nasıl yani?

Halk bugün de liberal demokrasi mi muhafazakâr demokrasi mi pek aldırış etmez. İlk planda çok oportünist düşünür. Ait olduğu refah dilimidir önemli olan. O dilimden terfi etme ümidi rejime bağlılığı arttırırken, elindekini kaybetme ihtimali ise azaltır. Mesela kimse darbe olmasın diye sokaklara çıkıp tankların önüne yatmaz ama pahalılık için yatar.

Cumhuriyet elden gidiyor diye yatmazlar mı?

Onu laikçiler yapıyor, evet. Bu bakımdan onlarınki daha anlaşılır bir şey. Atatürk’te sözünü ettiğiniz siyasi dehanın bir benzeri geldi mi memlekete? Hayır. Sağın çıkardığı liderler ilerlemeci programlarıyla göz doldururlar. Halbuki Atatürk’ün siyasi dehası çok başkadır. Aslında oturup bunları uzun uzun konuşmak lazım. Onun yerine ‘Olmasaydı Olmazdık’ ya da ‘Olmasaydı da Olurduk’ gibi abuk subuk, çocukça şeyler konuşuyoruz. Konu bu değil ki… 21. yüzyıldan rol çalmış, Türkiye’nin sadece yönünü değil, dümenini de değiştirmiş bir siyaset adamından söz ediyoruz.

Bu sene Anıtkabir’e giden ziyaretçi sayısındaki rekor düzey size ne anlatıyor?

Hükümetin izlediği gerginlik politikasının bir sonucu olduğunu. Atatürk bugün sosyal muhalefetin yegane ifade biçimi oldu. Çünkü CHP yetersiz, MHP yetersiz, diğer sol partiler yetersiz. Ve hükümet de çok güçlü. Gücü azalacağa da benzemiyor. Çaresiz insanlar, ne yapacaklar? Bir evliyaya, bir yatıra sığınır gibi Atatürk’e sığınıyorlar. Bu seneki rakam gösteriyor ki, bu sığınan insanlar sadece ulusalcılar değil. Bütün siyasal muhalefet oradaydı.

Ulusalcı olmayanlar Atatürk simgesinde nasıl buluştu?

İşte bu Tayyip Bey’in başarısı. İnsanları öfkelendiriyor. Kedi köşeye sıkışmış, ona bir kaçma koridoru dahi vermiyor. Ve bunu bilerek yapıyor, halktan puan topladığına inanıyor. Bir kamyon düşünün. Onu rampada itiyor, zirveye doğru yaklaştıkça daha çok enerji harcamak zorunda. İtme eforunu arttırıyor, şu anda yaptığı budur Başbakan’ın. Çünkü, mesela yüzde 49’u bile bir mağlubiyet olarak görüyor. Bu, çok tehlikeli bir şey. Hiç gerek yok ki buna. Türkiye’de yüzde 36’yla da tek başına iktidar olabilirsiniz. Ama yok, Başbakan gerginlik üstüne siyaset inşa ediyor. AK Parti tabanı Gezi’den korktu mesela. Nasıl bir korku? Bunlar yarın bir gün iktidar olursa bize nefes aldırmazlar korkusu. AK Partili siyasetçiler de bu korku üzerine oynadılar...

Röportajın tamamını linki tıklayarak okuyabilirsiniz:

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ezgi_basaran/guc_insani_degistiriyor_inancli_olmak_da_kurtarmiyor-1161384