İzmir'de nükleer tehlike uyarısı

Nükleer felaketlerin yaşandığı Çernobil ve Fukuşima’da incelemeler yapan Nükleer Savaş Karşıtı Uluslararası Hekimler Platformu'nun Almanya Birimi eski Başkanı Angelika Klaussen ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Üyesi Alper Öktem’in radyasyon atıkları ile gündeme gelen İzmir’in Gaziemir ilçesinde gerçekleştirdikleri incelemeler kenti bekleyen çevre tehlikesini gözler önüne serdi.

Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ali Rıza Karacan, yüksek seviyeli radyoaktif atıkların tespit edildiği ilçede gelecekte kanser ve üreme yetersizliği gibi olumsuz etkilerin görülebileceğini savundu, 20 Akdeniz ülkesi ile imzalanan İzmir protokolünü hatırlattı.

DOĞUM HATALARINDAN KANSERE KADAR PEK ÇOK RİSK

Radyasyonlu atıkların toprağa gömüldüğü Gaziemir’deki eski kurşun fabrikasının çevresinde yapılan radyasyon ölçümü çevrecileri korkuttu.

Çevre alanındaki çalışmalarıyla tanınan Yaşar Üniversitesi MYO Elektrik ve Enerji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Karacan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından daha önce belirtilen değerlerin üzerinde radyasyon tespit edilen ilçede yaşanabilecek sağlık sorunlarına dikkat çekti.

Ülkemizde yılda yaklaşık 2.6 milyon ton tehlikeli atığın ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Karacan, “Kurşun, alüminyum, civa gibi metal ve ağır metallerden oluşan tehlikeli ve zehirli atıklar hem yüksek kanser riskine hem de üreme üzerinde olumsuz etkilere yol açmakta. Yapılan bilimsel araştırmalar bu tür tehlikeli ve zehirli atıklara maruz kalmanın kısırlığa katkıda bulunabileceğini, doğumdan sonra bebeğin sağlığını etkileyebileceğini ve genetik kusurların gelecek nesillere aktarabileceğini göstermekte. Bu tehlike hem erkek hem de kadınlar için mevcuttur” dedi.

İZMİR PROTOKOLÜ UNUTULMAMALI

Fabrikaya getirilen radyasyonlu atığın Türkiye'de üretilmediğinin, bunun kaçak yollarla getirildiği iddialarını da değerlendiren Prof. Dr. Ali Rıza Karacan İzmir Protokolü olarak bilinen ve 1 Ekim 1996 yılında imzalanan “Akdeniz’in Tehlikeli Atıkların Taşınması ve Bertarafı Nedeniyle Kirlenmesinin Önlenmesi Protokolü’nü” hatırlattı.

Tehlikeli atıkların çevre ve insan sağlığına zarar vermeden bertaraf edilmesine ilişkin hükmü içeren maddenin unutulmaması gerektiğini kaydeden Karacan, “Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yürütülen Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması (Barselona) Sözleşmesi Akdeniz ölçeğinde geliştirilen en önemli hukuki düzenlemelerden biridir. Türkiye dahil 20 Akdeniz ülkesinin taraf olduğu sözleşmenin 6. eki olarak hazırlanan “Akdeniz’in Tehlikeli Atıkların Taşınması ve Bertarafı Nedeniyle Kirlenmesinin Önlenmesi Protokolü” İzmir’de imzalanmıştır. Protokol ile bu 20 ülkenin tehlikeli atıklardan kaynaklanan kirlenmeye karşı korunması amacıyla atıkların üretiminin azaltılması, üretildikleri ülkelerde bertaraflarının sağlanması amaçlanmıştır. Ancak üretimlerinin kaçınılmaz olması durumunda ise protokol yönetimlerinin çevreyle uyumunun sağlanması temel alınarak atıkların transit taşınması, bölgesel işbirliği, yasal olmayan trafiğe ilişkin önlemler ve gelişmekte olan ülkelere tazminat gibi konularda tedbirler getirmekte. Dolayısıyla kent bu protokolü unutmamalı, radyasyonlu atığın kaçak yollarla getirildiğinin kesin tespiti sonucunda tazminat hakkını kullanmalı” dedi.