İzmir Körfezi'nde işler iyi gidiyor

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nün 2013 raporu, İzmir Körfezi’ndeki iyileşmenin devam ettiğini gösterdi. İç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında da ciddi artış yaşandı.

Su altı fotoğraflarında yeni türler de görüldü; temiz sularda yaşayan horozbina ile karabaş balığı, avlanması yasak olan midye türü, farklı türde deniz tavşanları ve mercanlar dikkat çekti. Renkli görüntüleriyle Körfez’in sakinleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü 'Büyük Körfez Projesi' kapsamında 'yüzülebilir Körfez' için de umut verdi.

2000’li yıllara kadar her türlü atığın boşaltıldığı bir yer olarak kullanılan İzmir Körfezi’nde, Büyükşehir Belediyesi’nin çevre yatırımlarıyla hız kazanan temizlenme süreci devam ediyor. Deniz altındaki yaşamı tespit amacıyla çekilen su altı fotoğrafları, Körfez’deki çarpıcı iyileşmeyi gözler önüne seriyor. İç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında da ciddi artış var. Körfez’in eski gözdeleri barbun, karagöz, kupez ve karidesler çoğaldı. Deniz yıldızları, deniz tavşanları, süngerler, deniz çayırları ve mercanlar ile anemonlar, oksijen miktarı artan deniz dibinde rengarenk bir görüntü oluşturuyor.

Çevre yatırımları sonrasında İzmir Körfezi’nde yaşanan değişimi Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nün bilimsel çalışmalarıyla yakından takip eden İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi, gelen son raporlar ve çekilen su altı fotoğraflarıyla moral bulmaya devam ediyor. 2013 raporu da 2012’de olduğu gibi, Körfez’deki iyileşmeyi net bir şekilde ortaya koydu.

ÇEKİMLER 6 BÖLGEDE YAPILDI

DEÜ tarafından gerçekleştirilen 'Büyük Kanal Projesi’nin İzmir Körfezi Denizel Ortamında Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik ve Mikrobiyolojik Etki ve Sonuçlarının İzlenmesi' başlıklı çalışma kapsamında hazırlanan 2013 yılı raporunda, Körfez’in su kalitesinde büyük bir iyileşme yaşandığı ve buna bağlı olarak da denizdeki biyolojik çeşitliliğin ve popülasyonun giderek arttığı açıklandı. Aletli dalış ekipmanları kullanılarak yapılan çekimlerde 15 metre derinlikten başlayarak kıyıya doğru bir rota izlendi.

Üniversite tarafından deniz altındaki yaşamı tespit etmek amacıyla Urla İskele, Narlıdere Güneybatı Atık Su Arıtma Tesisi, İnciraltı, Sahilevleri, Konak ve Bostanlı iskeleleri olmak üzere 6 ayrı bölgede dört mevsim çekilen su altı fotoğraflarında, bol oksijenli sularda yaşayabilen deniz atları ve deniz çayırları, temiz suları yaşam alanı olarak seçen deniz yıldızları, deniz şakayıkları ve deniz tavşanları ile temiz sularda yaşayan ve Türkiye’de sadece Urla’da görülen taş mercanları tespit edildi. Bu yılki su altı görüntülerinde karabaş balığı, horozbina balığı, dil balığı, avlanma yasağı bulunan çift kabuklulardan Pinna Nobilis (midye), farklı türde deniz tavşanları, mercanlar ile tüplü kurt ve boru kurdu dikkat çekti.

İnciraltı bölgesinde karidesler, tüplü kurtlar, kaya balıkları, anemon gibi türlere rastlanırken, ayrıca bol oksijenli sularda yaşayabilen deniz çayırlarına rastlandı. Nesli tehlike altında olan çift kabuklulardan Pinna Nobilis türü (midye) de burada görüldü. Narlıdere yakınlarında ise 1 ile 3 metre derinliklerde deniz çayırlarına rastlandı. Konak’tan Urla’ya doğru gidince çeşitlerin arttığı gözlendi. Türkiye’de yalnızca Urla’da görülen ve temiz sularda yaşayan taş mercanları tespit edildi.

Bostanlı’da ise çift kabuklu yumuşakçalar, Tunicatlar, Anthozoca grubundan türler ve Tüplü Kurtlar’a rastlandı. Raporda, 2000 yılında Çiğli, 2002 yılında Güneybatı ve 2008 yılında Urla ileri biyolojik atık su arıtma tesislerinin devreye alınmasıyla başlayan deniz suyundaki iyileşme sürecinin, Körfez’i terk eden canlıların yeniden yaşam bulmaya başlamasında etkili olduğu vurgulandı.

KÖRFEZ 4 MEVSİM İZLENİYOR

Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmada proje koordinatörü olarak görev yapan öğretim üyesi Prof. Dr. Filiz Küçüksezgin, iç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında artış olduğuna dikkat çekti.

Son 3 yıldır proje kapsamında su altındaki canlıların değişimini de izlediklerini söyleyen Küçüksezgin, “1996 yılından bugüne İZSU Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle İzmir Körfezi’nin ekolojik durumunu izliyoruz. 4 mevsim aldığımız örneklerle fiziksel, kimyasal, biyolojik parametreleri ölçüp takip ediyoruz. Ayrıca yılda bir kez aldığımız sediment (çökelti) ve balık örnekleriyle ağır metal ölçümlerini gerçekleştiriyoruz. Elde edilen sonuçlar, biyolojik ölçümlerle gerçekleştirdiğimiz sonuçlarla büyük paralellik gösteriyor” diye konuştu.

Büyük Kanal Projesi’nin devreye girmesinin ardından Körfez’de gözle görülür bir iyileşme yaşandığına dikkat çeken İZSU Genel Müdürü Ahmet Alpaslan ise Körfez’in kuzeyinde yaşanan sığlaşmanın önüne geçmek ve Körfez’deki su sirkülasyonunu artırmak amacıyla şimdi de 'Büyük Körfez Projesi'ni yürüttüklerini söyledi. Kuzeyde açılacak sirkülasyon kanalı ile Körfez’e temiz su girişi sağlayacaklarını belirten Alpaslan, "Bu, oksijen miktarını daha da arttıracak. Şu anda zaten balık oranı ve deniz canlıları arttı. Bu da 'yüzülebilir körfez' hedefimiz için bize umut verdi" dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan arıtmalarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın gerçekleştirdiği denetlemelerde, çıkış suyu değerlerinin, kirlilik sınırlarını belirleyen standartların çok altında olduğunu ortaya koydu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 10’u ileri biyolojik olmak üzere toplam 25 atık su arıtma tesisi işletiyor. Arıtma tesis sayısının fazlalaşması ve çıkış suyu kalitesinin yüksek olması, sadece İzmir Körfezi’nde değil, kentin turistik yörelerindeki deniz suyu kalitesini de artırıyor.

Süreç nasıl işledi

1960’lı yıllardan itibaren İzmir Körfezi giderek kirlenmeye başladı ve her türlü atık arıtmaya tabi tutulmadan Körfez’e aktı. Bu süreç 2000 yılına kadar devam etti. 2000 yılında devreye giren Büyük Kanal Projesi ile tüm atık sular arıtma tesislerinde arıtılarak Körfez’e deşarj edilmeye başlandı. 2002 yılında da Güneybatı Atık Su Arıtma Tesisi hizmete girdi. Bunu Ragıp Paşa Dalyanı’nın yıkılması, Meles Deltası’nın ıslahı, endüstriyel kuruluşlara arıtma tesislerinin yaptırılması ve ıslah çalışmaları izledi.

Dere yataklarının içindeki kanal hatları iptal edilerek dere kenarlarına alındı, derelerin sadece yağmur suyunu Körfez’e taşıması sağlandı. Böylelikle İzmir, atık su alt yapısı ile gelişmiş ve çağdaş metropollerle yarışır bir konuma ulaştı.

Can çekişen Körfez, eski yıllarda olduğu gibi mavi rengiyle tekrar bütünleşti. İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilçe ve beldelere kurduğu biyolojik arıtma tesisleri ile Gediz, Nif ve Küçük Menderes havzalarını kirlilikten kurtardı. 2008-2013 yılları arasında 872 bin 500 kişinin evsel atığını arıtacak kapasitede biri biyolojik, 10’u ileri biyolojik olmak üzere 11 arıtma tesisi hizmete alındı; bu arıtmalar için 85.5 milyon liralık yatırım yapıldı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en önemli çevre yatırımlarından birine daha imza atarak, arıtma çamurlarının çürütülüp değerlendirilmesini sağlayacak aynı zamanda depolanma sorunun ortadan kaldırarak, biogaz elde edilmesini sağlayacak 'Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi'ni de devreye aldı. 2014 yılının Ocak ayında hizmete giren tesis için 61.5 milyon liralık yatırım yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2008 yılından bu yana arıtma yatırımları için harcadığı tutar 147 milyon lira oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin işlettiği arıtma sayısı ise 25’e ulaştı.

Giderek sığlaşan ve deniz alanlarının azaldığı gözlenen İzmir Körfezi’nin kurtarılması için “Büyük Körfez Projesi' başlatıldı. İzmir Körfezi’ne akan dere ağızlarının temizlenmesi, Körfez’in kuzeyinde bir sirkülasyon kanalı açılması ve Körfez tabanındaki malzemelerin temizlenmesi için 9.3 milyon liralık yatırımla kazıcı-emici ve destek tipi olmak üzere 2 yeni gemi alımı yapıldı.