Kemalpaşa'da 8 bin yıllık çipura bulundu

İZMİR'in Kemalpaşa İlçesi, Ulucak Mahallesi'ndeki 1995 yılından beri kazıların devam ettiği Ulucak Höyük'te, 8 bin yıllık olduğu tespit edilen çipura çene kemikleri ve midye kabukları ile bunlardan yapılan bilezik ve kolye gibi takılar bulundu.

Höyüğün denize uzak olması nedeniyle, burada yaşayanların diğer yerlerdeki insanlarla etkileşim içinde olup, değiş-tokuş yaptığı olasılığı üzerinde duruluyor.

Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Protohistoriya ve Ön Asya Arkeolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Özlem Çevik'in 2009 yılında kazı başkanlığın devraldığı Ulucak Höyük'ün Ege Bölgesi'nin ilk çiftçilerine ev sahipliği yaptığı ve bu ilk yerleşimcilerin 7.5 metrelik kültür tabakası boyunca evlerini birbiri üzerine inşa ederek kesintisiz 1300 yıl boyunca aynı yerde iskan ettiklerinin ortaya çıktı.

Kazı çalışmaları ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Özlem Çevik, Ulucak Höyük'ün bu uzun iskan tarihi ile Ege Bölgesi'nde prehistorik (tarih öncesi) kültürlerin yaşam tarzının yeniden kurgulanmasında anahtar bir yerleşim yeri özelliği taşıdığını ifade etti. Doç. Dr. Çevik, "Günümüzden 9 bin yıl öncesine ait yerleşim yeri olan Ulucak Höyük, Ege Bölgesi'nde şimdiye dek bilinen en eski yerleşim yeri olma özelliğini taşıyor. Bu yıl yapmış olduğumuz kazı çalışmalarımızda, buradaki insanların yaşamlarını sadece tarım ve hayvancılığa dayalı olarak sürdürmediğini, kazı çalışmalarında bulduğumuz, çipuralara ait çene kemiklerinin yanı sıra midye kabuklarının hem besin olarak tüketildiği hem de bu kabuklarından, bilezik, kolye gibi takılar yaptıkları sonucuna ulaştık" dedi.

Bölgede yaşayan insanların, çok uzak mesafelerde yaşayan insanlarla etkileşimde bulunduklarını belirten Doç. Dr. Özlem Çevik, "Bugün Ulucak Mahallesi'nin denize olan mesafesi 20 kilometredir. Günümüzden 8-9 bin yıl öncesinde bu mesafenin çok daha fazla olduğu bilinmekte. Bu kadar erken dönemde Ulucak tarih öncesi sakinlerinin denizle olan bağlantılarını sadece balık ve deniz kabuklarından değil, aynı zamanda alet yapımında kullandıkları obsidiyeni (Volkanik Cam) Melos adası kadar uzak bir bölgeden temin etmiş olmalarından da anlıyoruz. Bu da, bölgede yaşayan insanların, diğer yerleşim yerlerindeki insanlarla etkileşimde olduklarını ve aralarında bir değiş tokuş yapma olasılığını güçlendiriyor. Günümüzden yaklaşık 8 bin yıl önce şiddetli bir yangınla sona eren kerpiç evlerin içinde, seramik ve diğer kil nesnelerin yapımı için kullanılmak üzere hazırlanmış kil topaklarının üzerinde parmak izlerinin bulunması da ilginç. Bu tür parmak ve ayak izlerinin günümüzde gerekli analizleri yapılarak, söz konusu dönemde yaşayan insanların cinsiyet, kilo, boy gibi fiziksel özelliklerine dair bilgi vermesi de son derece önemlidir" dedi.