Bülent Zeren'den ders gibi yazı

Karşıyaka Futbol Adamları Derneği Başkanı, Türkiye'nin ünlü spor cerrahı Bülent Zeren, Karşıyaka Spor Kulübü'nün 29 Aralık'ta yapılacak kongresi öncesinde üç yıl önce yazdığı bir yazıyı yeniden gündeme getirerek, bugün yaşananların da geçmişten farklı olkmadığını ortaya koydu. 

Zeren'in yazısı şöyle: 

 

 

KULÜPLERİ YÖNETECEK TEK GÜÇ KİŞİLER DEĞİL, İLKELERDİR!


Her yıl hep aynı şekilde yola koyuluyoruz. Son 20 yıldır hep aynı hikayeyi okuyoruz. Hikayenin sonu hep başarısızlık ve hüsran. Demek ki sistemde bir yanlışlık var. Bu sistem değişmeli, değiştirilmeli! Sistemsizlik sistem olmamalı. Kulüpleri yönetecek tek güç, kişiler değil ilkeler olmalı!

Yıllardır uzun vadeli kalıcı stratejiler yerine, günü kurtarmaya yönelik ve yalnızca sportif başarıyı ön plana çıkaran planlar tercih edildi. Yönetimlerde, teknik kadrolarda, oyuncularda süreklilik yoksa; başarısızlığın  kaçınılmaz olacağı gerçeği bir türlü görülemedi? Yalnızca son beş yılda 20 civarında teknik direktör değişti. Son beş yılda 150'ye yakın oyuncu transfer edildi. Yine bu süre içinde yönetimlerde de süreklilik olmadı, yüzlerce yönetici geldi gitti. Tek değişmeyen taraftarlarımızdı.

Her yıl yeni bir kadro kuruluyor. Bir önceki yıldan kalan bir tek oyuncu yok. Her yıl hiç tanımadığımız, birçoğu kulübümüzün tarihinden habersiz oyuncular, yeşil-kırmızı formayı  sırtına geçirip bir anda Karşıyakalı oluyor ve biz bu yabancılar karmasını Karşıyaka diye kabullenip izlemek zorunda kalıyoruz. Adeta yol geçen hanı olduk. Ne yazıktır ki ezbere sayabileceğimiz bir kadromuz bile olamadı.

Kaybettiğimiz son yirmi yılda kararlılıkla ve korkusuzca beş yıllık bir planla yola çıkılmış olsaydı; şimdi modern tesislerimiz, stadımız, gerçek anlamda modern ve üretken bir alt yapımız ve bu alt yapıdan yetişmiş gençlerin çoğunlukta olduğu, Kaf Sin Kaf ruhunun yansıdığı, Kaf Kaf aşkıyla yanıp tutuşan, Süper Lig'de kalıcı başarılara koşan bir takımımız olacaktı.  

Mantıklı borçlanmalarla ileride gelir kaynağı oluşturacak alt yapı, tesisleşme, genç ve stratejik oyuncu yatırımları yerine; gelir getirmeyen popülist borç bataklıkları kısır döngüsüne girilmesinin, kulüpleri getirebileceği nokta asla unutulmamalıdır.

İçimizde; marka değerinden yararlanamadığımız, potansiyelini kullanamadığımız, ruhunu ve kimliğini çok yükseklere taşıyamadığımız bir Karşıyaka aşkı var. Ama geleceğimiz için yalnızca bu aşk yetmiyor. Günümüzde büyüklük ne yazıktır ki kulüplerin isimleri ve geçmişleri ile değil; pastadan, gelirden aldıkları pay ile açıklanır hale gelmiştir. Bu nedenlerle günümüz sportif ortamının değişim ve gelişim dinamiklerini ve riskleri çok iyi analiz etmeliyiz.

Tüm anlattıklarımın ışığında doğru olanı mutlaka bulmak zorundayız. Doğruyu da ancak korkmadan ve gerçeklerle yüzleşerek bulabiliriz. Aksi halde prangaları parçalayarak,  yabancı egemenliğine karşı direnişin simgesi olarak kurulan kulübümüze, ikinci yüzyılını yaşayan şanlı tarihimize, kurucularımıza ve efsanelerimize karşı büyük bir vefasızlık göstermiş, geleceğimize de pranga vurmuş oluruz.

İşte gerçek seçim bu!                                                                      

(Not: Bu yazıyı üç yıl önce yazmıştım, yineliyorum)


DR: BÜLENT ZEREN