''Katil'' avukata havale

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Brüksel’de kendisi hakkında söylediği sözlerle ilgili olarak, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na hiçbir kimsenin katil deme cüretini göstermesine biz müsaade edemeyiz” dedi.

Erdoğan Washington’daki temasları kapsamında düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nde konuşma yapmasının ardından çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun Brüksel’de kendisi hakkında söylediği sözler hakkında sorulan soruyu yanıtlayan Erdoğan, “Ben şu anda Amerika’da ülkemin menfaatleriyle alakalı bir mücadelenin içerisindeyim, bir ziyaretin içerisindeyim. Fakat ana muhalefet partisinin lideri de Türkiye’de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile ilgili akla hayale gelmez hakaretleri yapacak bir anlayışın, zihniyetin içerisinde. Ve ben zaten süreçle ilgili konuyu tamamıyla avukatlarıma havale ettim. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na hiçbir kimsenin katil deme cüretini göstermesine biz müsaade edemeyiz. Ne Uludere’de ne Hatay’da cereyan etmiş bu olaylarla ilgili katil demesine asla müsaade edemeyiz. Bunu temizleyecek olan tek yer vardır bir hukuk devleti içerisinde, o da yargıdır. Yargıda hesabını kendisi muhakkak verecektir. Bir de orada hesabını soracağız. Meydanlarda ben aldığım edep sebebiyle ona aynı dille konuşmam. O dille cevap vermesini çok iyi bilen bir kültüre de sahibim. Ama o seviyeye asla düşmem, çünkü ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıyım, 76 milyonun Başbakanıyım. Ve ben inanıyorum ki bu süreçten CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarım da çok rahatsızdır. Şu anda bunu da zaten görüyoruz, göreceğiz” dedi.

“ESED’İN OLDUĞU BİR GEÇİŞ HÜKÜMETİYLE BU İŞİN ÇÖZÜLMESİ MÜMKÜN DEĞİL”

Erdoğan, Cenevre sürecinin uzatılması diye tanımlanacak süreçte asıl hedefin Rusya’yla Çin’in de bu sürece katılımını sağlamak olduğunu dile getirerek, “Eğer Cenevre süreci, ki biliyorsunuz dün de Sayın Obama bir ifade kullandı, Esed’siz bir süreçten bahsetti. Yani Esed’in olmadığı bir süreç zaten birinci Cenevre sürecinin de ana başlıklarından bir tanesiydi. Yoksa Esed’in olduğu bir geçiş hükümetiyle veya onun yönlendireceği bir geçiş hükümetiyle bu işin çözülmesi mümkün değil. Bunu zaten muhalifler de kabul etmez. Böyle bir şeye yaklaşmaları zaten söz konusu değil. Ama şuanda burada atılan adımlar içerisinde dikkat edilirse, Hür Suriye Ordusu’nun ortaya koyduğu tavır ortadadır. Özellikle Suriye’deki koalisyon güçlerinin belirlendiği andan itibaren çok daha farklı bir dönem başlayacaktır. Ve bu farklı dönem içerisinde Rusya ile Çin’in de bu sürece katılımını getirecek bir ikinci Cenevre süreci bizim açımızdan da destek bulmuştur” açıklamalarında bulundu.

 

"BİZİM BURADAKİ POLİTİKAMIZ ESED’E ZAMAN KAZANDIRMA DEĞİL"

Başbakan Erdoğan, Obama’yla toplantısında Suriye konusunda bundan sonra atılacak adımlarla ilgili somut bir karar alınıp alınmadığı yönündeki soruya,  karşılık şöyle dedi:

“Bildiğiniz gibi şuanda özellikle katılımın çok daha fazla olduğu Birleşmiş Milletler daimi üyelerinin sürece katkı vermesini sağlayacak bir adımın atılabilmesi için Rusya ve Çin’in içinde olduğu bir süreç olarak Cenevre sürecini biraz daha ilerletelim diye bir düşünce söz konusu. Şuanda eğer bu çok kızamayacaksa, kısa bir süreçte böyle bir netice alınabilecekse bu sürece yönelik Türkiye olarak bizim de desteğimiz şüphesiz ki olabilir. Bunu bir yaklaşım olarak ortaya koyduk. Çünkü bunun uzaması halinde sadece Esed arzu ettiği zaman kazanma politikasını başarmış olur. Ama bizim buradaki politikamız Esed’e zaman kazandırma değil buradaki ölümlerin azalmasıdır ve Suriye’de halkın iradesinin bir an önce tecelli etmesini sağlamaktır. Ve benim de Amerika dönüşü yeni planlamam bölge ülkelerini ziyarettir.

Başta Rusya olmak üzere diğer Körfez ülkeleri, buraları ziyaret etmek suretiyle buralarda da oluşan şu havayı kendileriyle değerlendirelim istiyorum. Dışişleri bakanım zaten aynı şekilde bu süreçte o da bazı ülkelerin dışişleri bakanlarıyla görüşüyor. Aynı şekilde istihbarat müsteşarım yine bu görüşmeleri devam ettiriyorlar. Burada yoğun bir trafik sürdüreceğiz.”

 Reyhanlı’daki patlamaya ilişkin olarak emniyet müdürünün görevden alınmasına ilişkin soruyu cevaplayan Başbakan Erdoğan, “Bir defa bu tür hadiseler devlette soruşturmanın sağlıklı yürümesi bakımından idari tedbir olarak her zaman geçerlidir, yapılabilir. Ve şuanda da burada soruşturmanın sağlıklı yürümesi açısından burada valilik böyle bir tasarrufta bulunmuştur. Bundan daha doğal, daha tabii bir şey olamaz. İkincisi bu patlamayla alakalı konu ise biliyorsunuz orada, o patlayan araçlardan bir tanesinin daha şoförü şuanda yakalanmış durumda, teslim olmuş durumda. Ve bu şuandaki soruşturmalar emniyette devam ediyor. Tabi ne gibi ipuçları verecektir onu da herhalde bugünlerde göreceğiz” dedi.

MOODY’S’E ’GÜNAYDIN

Erdoğan, Türkiye’nin kredi notunun yükseltilmesini ise şöyle değerlendirdi: “Türkiye’nin kredi notunun yükseltilmesi aslında gecikmiş bir açıklamadır. Ben onlara sadece ‘Günaydın’ diyorum, ‘Çok geç kaldınız.’ Çünkü bugüne kadar bunun çoktan verilmiş olması lazımdı. Yani batan, biten, geri kalan ülkelerin politik olarak kredi notunu arttırıyorlar. Sürekli yükselmekte olan Türkiye’nin ise kredi notunu geciktiriyorlardı. En sonunda artık yatırım yapılabilir bir ülke olarak BA1’e yükselttiler.”

Obama yönetiminin doğrudan müdahil olmak yerine muhalefeti daha çok destekleme yönünde bir adım atmak istemesi hakkındaki düşünceleri sorulan Başbakan Erdoğan, “Burada müşterek bir hareket söz konusudur ve bu müşterek hareket içerisinde de şüphesiz ki Suriye’ye seyirci kalmama noktasında tüm dünyanın bir katkısının olması lazım. En son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 102’ye 12 gibi bir oyun çıkmış olması da bu hassasiyetleri aslında gösteriyor. Ki ben bu 12’yi bile çok çok fazla buldum. Ama bu 102’nin daha da artabileceğine olan inancımı da burada yinelemek isterim” şeklinde konuştu.

Suriye’de gerek uçakların bombardımanı, gerekse balistik füzelerin kullanılması, gerekse kimyasalın kullanılmasının artık belgeli olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bunlar gerek NATO, gerek birçok kaynaklarda mevcuttur. Ama bunun şuanda gerek Birleşmiş Milletler’de, gerekse uluslararası kamuoyunda herkesin kabul edileceği bir noktaya getirilmesidir. Bu bir kamu diplomasisidir. Bunu da sürdürerek bir netice alacağımıza inanıyorum“ dedi.

Başbakan Erdoğan, Hatay’da 10 kişinin ölümüne sebep olan son patlamaya ilişkin olarak ise, “Hatay’ın sınır köylerinden bir tanesinde kaçakçılık yapılan bir yerde oluyor bu. Ve askerimizin yapmış olduğu bir baskında orada ağırlıklı olarak mazot kaçakçılığının yapıldığı, onların depolarının olduğu belirleniyor. Tabi askerin buraya müdahalesi neticesinde de o işin organizatörü durumunda olan kişi kalkıyor oradan ‘Ben size bunu göstereceğim’ demek suretiyle boşaltıyor ve onun üzerine onu ateşliyor. Tabi o ateşleme üzerine oradaki bütün depolar patlıyor. Olayın bütün gerçeği bu. Orada birkaç tane askerimiz de ağır değil ama yaralanıyorlar. Süreç bu, yani kaçakçıların bir durumudur” açıklamasını yaptı.

-CUMA NAMAZINI WASHINGTON CAMİSİ'NDE KILDI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Brookings Enstitüsü’ndeki konuşmasının ardından cuma namazını Washington Merkez Camii’nde kıldı. 
Cuma namazını kıldıktan sonra camideki cemaatin yoğun ilgi gösterdiği Erdoğan, cemaatle fotoğraf çektirdi. Erdoğan, daha sonra ise Türk Büyükelçiliği’ne geçti. Erdoğan, burada genel yayın yönetmenleriyle sohbet toplantısı gerçekleştirecek.