IMF'ye borç bitti ama....

CHP İzmir Milletvekili TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Rahmi Aşkın Türeli ekonomide pembe tablo çizen Hükümetin IMF borçlarının sıfırlanmasıyla övündüğünü, ancak 2002 yılında 130 milyar dolar olan Türkiye'nin dış borcunun bugün 337 milyar dolara çıktığını söyledi.

TBMM Genel Kurulu'nda söz alan Türeli, Türkiye ekonomisinin üçüz açık vermeye devam ettiğini hatırlatarak, IMF borçlarının azaldığına ilişkin değerlendirmelerin sağlıklı sonuçlar doğurmayacağını, dış borçlar açısından bu durumun kırılganlığı azaltan değil aksine arttıran bir yapıya sahip olduğunu ifade etti.

Konuşmasına Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde yaşanan patlamalara ilişkin üzüntüsünü paylaşarak başlayan Rahmi Aşkın Türeli, olayda hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına da başsağlığı diledi.

Olayın ardından bölgeye giden CHP heyetinde yer aldığını ve bölgede incelemelerde bulunduklarını hatırlatan Türeli, bu olayla birlikte hükümetin dış politikasını bir kez daha gözden geçirmesi gerektiğinin ortaya çıktığını ifade etti. Meclis toplantısında CHP'li Vekil, IMF'ye olan borçlar ve Türkiye'nin dış borç stokuna ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.

Özellikle IMF'ye olan borçların azalmasının Türkiye'nin dış borcunun bittiğinin göstergesi olmadığını, aksine önümüzdeki süreçte dış borçlara ilişkin ciddi risklerin bulunduğuna dikkat çekti. Türeli şöyle konuştu: "Türkiye ekonomisinin temel problemi üçüz açık sorunudur.

Yani Türkiye, hem kamu sektöründe açık vermektedir, hem özel sektörde açık vermektedir, hem de dış açık (cari işlemler açığı) vermektedir. Ekonomideki durum böyleyken Hükûmet IMF borçlarının azalmasıyla, en sonunda sıfırlanmasıyla övünmektedir. Gerçekten de IMF'ye olan borçlar bitmiş durumdadır. Ancak IMF'ye olan borçlar, Türkiye'nin toplam dış borcunun küçük bir kısmını oluşturmaktadır. 2002 yılında Türkiye'nin IMF'ye olan borcu 23,5 milyar dolardır ama aynı dönemde Türkiye'nin toplam dış borç stoku 130 milyar dolardır. Yani IMF borcunun payı sadece yüzde 18'dir. Bugün itibarıyla IMF borcu bitmiştir ama Türkiye'nin dış borcu 130 milyar dolardan 337 milyar dolara çıkmıştır. O yüzden 'IMF borçları azalıyor.' ifadeleri hiçbir şekilde Türkiye'nin toplam dış borç stoku açısından bakıldığında Türkiye'nin kırılganlığını azaltan bir nokta değildir. Tam tersine Türkiye'nin kırılganlıkları artmaktadır.''

BUNUN NERESİ BAŞARI?

AKP Hükümeti'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin seksen yılda yaptığı kamu iktisadi teşebbüslerini ve yatırımlarını özelleştirdiğini belirten Rahmi Aşkın Türeli buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin borcunun 2,5 kat arttığını söyledi.

Bu tabloya rağmen ekonominin iyi yönetildiği yönündeki değerlendirmelere bir anlam veremediğini belirten Türeli, " Bunun neresi doğru bir performanstır, neresi başarılıdır bunu anlamakta açıkçası ciddi biçimde zorluk çekiyoruz." diyerek tepkisini dile getirdi.

CHP'li Vekil bu konuda da şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye Cumhuriyeti'nde 1923'ten 2002 yılına kadar yapılan toplam dış borç 130 milyar dolardır ve bu dış borcun içinde, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndan devraldığı borçlar vardır. Türkiye Cumhuriyeti 1954 yılına kadar bu borçları ödemiştir. Onun dışında 50'ye yakın kamu iktisadi teşebbüsü bu dönemde kurulmuştur ve toplam dış borç 130 milyar dolardır.

AKP döneminde bu borç 337 milyar dolara çıkmıştır ve aynı dönemde 38 milyar dolarlık özelleştirme yapılmıştır. AKP Hükümeti olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin seksen yılda yaptığı, bütün kamu iktisadi teşebbüslerini, yatırımları, hepsini sattınız özelleştirdiniz; ona rağmen, Türkiye Cumhuriyeti'nin borcunu 2,5 kat katladınız. Şimdi, bunun neresi doğru bir performanstır, neresi başarılıdır bunu anlamakta açıkçası ciddi biçimde zorluk çekiyoruz."

KAMU YATIRIMLARI AZALDI

Türeli, Hükümetin ekonomideki yanlış uygulamalarının sonucunda cari işlemler açığındaki artışa da dikkat çekerek 2002 yılında cari işlemler açığının 0,6 milyar dolar iken 2011 yılında 75 milyar dolara çıktığını söyledi.

CHP'li Vekil ayrıca, kamu yatırımlarındaki ciddi azalışa dikkat çekerek, "Kamu yatırımları, AKP döneminde azalmıştır. Kamu sabit sermaye yatırımlarının millî gelir içindeki payı 2002 yılında yüzde 4,9’ken, 2011 yılında yüzde 4,1'e düşmüştür. 2012 yılı rakamları henüz gerçekleşmedi ama onun da yüzde 4,2; yüzde 4,3'ler civarında olacağını tahmin ediyoruz. Bu açıdan baktığımızda, kamu yatırımlarında ciddi bir azalma vardır." diye konuştu.