Türkiye'deki kürtaj ortalaması

Yaşar Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen hukuk sempozyumunda Türk Ceza Kanunu’nda kadının yeri ve yeni düzenlemeler tartışıldı. Dünyadan ve Türkiye’den örneklerin sunulduğu sempozyumda yasal olarak gebeliğin kesilmesine izin verilmeyen ülkelerde yaşanan kadın ölümlerine dikkat çekildi. Yrd. Doç. Dr. Özge Sırma, "Türkiye’de 2009 ve 2011 yılları arasında gerçekleşen yasal rahim tahliyesi müdahalesi yani kürtaj sayısı yıllık ortalama 62 bin 500’dür" dedi.

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen '8'inci Yılında Yeni Ceza Adalet Sistemi Sempozyumu'nda kadın hakları ihlalleri çarpıcı konu başlıkları ile ele alındı. Konusunda uzman pek çok akademisyeni buluşturan sempozyumda Türkiye’de sıklıkla yaşanan zorla evlendirme, kadına şiddet, ayrımcılık, cinsel suçlar ve güvenlik tedbiri olarak 'kısırlaştırma' tartışıldı.

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, zorla evlendirmenin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi gerektiğini savundu. Prof. Dr. Erdem, "Birleşmiş Milletler zorla evlendirmeyi ’bir tür modern kölelik’ olarak nitelendirmektedir. Avrupa Birliği 2002 ve 2006 yılları arasında zorla evlendirmeyi önlemek amacıyla 11 yönerge çıkarmıştır. Ülkemizde de zorla evlendirmeyi cezayı gerektiren bir haksızlık olarak nitelendirmek ve ayrı bir suç tipi olarak düzenlemek zorunludur. Yani zorla evlendirme bir netice suçu olarak değil, kesintisiz suç olarak düzenlenmelidir. Bunun için de bir kişiyi sadece evlenmeye zorlamak değil, evliliği devam ettirmeye zorlamak da suç haline getirilmelidir" dedi.

SINIRLI HADIM

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Yenidünya, halk arasında 'hadım etme' olarak bilinen ve 2011 yılında kanun teklifi olarak da TBMM’ye sunulan 'kimyasal kastrasyon' konusuna dikkat çekerek, uygulamanın İsveç, Finlandiya, Danimarka, Çek Cumhuriyeti ve Almanya gibi ülkelerde geçerli olduğunu hatırlattı. Doç. Dr. Yenidünya, "Ülkemizdeki mevcut yasal düzenlemeleri ve dünyadaki örnekleri dikkate aldığımızda, işlenen cinsel suçun, tıp biliminin verilerine göre kişideki psikolojik yahut biyolojik bir rahatsızlıktan meydana geldiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Bu rahatsızlığın etkilerinin zayıflatılabilmesi için mutlaka kimyasal kastrasyonun gerekli görülmesi halinde ise belirli bir yaşın üzerindeki kişilere, rızalarına dayalı bir denetimli serbestlik tedbiri olarak kimyasal kastrasyon (hadım etme) tatbik edilebilir. Buna karşılık cerrahi kastrasyon, bireyin vücuduna geri dönülmez bir biçimde müdahale içerdiği için, bir suçun karşılığında ceza yahut güvenlik tedbiri olarak tatbik edilemez" diye konuştu.

YILDA 62 BİN 500 KÜRTAJ

İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özge Sırma, Türkiye’de son dönemlerde tartışmalara neden olan kürtajın tarihsel süreci hakkında bilgi vererek, dünyadan ve Türkiye’den çarpıcı rakamlar sundu. Yrd. Doç. Dr. Sırma, "Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı tahmini verilere göre, dünyada her yıl uygulanan 46 milyon rızaya dayanan gebeliği sonlandırılması işleminin neredeyse yarısı güvenli olmayan koşullarda gerçekleştirilmekte ve yaklaşık 80 bin kadın bu koşullar nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Söz konusu ölümlerin tamamına yakınının yasal olarak gebeliğin kesilmesine izin verilmeyen ülkelerde gerçekleştiği bilinmektedir. Türkiye’de ise 2009 ve 2011 yılları arasında gerçekleşen yasal rahim tahliyesi müdahalesi yani kürtaj sayısı yıllık ortalama 62 bin 500’dür" dedi. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlenen çocuk düşürtme ve düşürme suçlarıyla insan hayatının korunmak istendiğini ifade eden Doç. Dr. Sırma, "Eski TCK’da çocuk düşürtme fiilinin kendisinin veya akrabasının şeref ve namusunu kurtarmak için işlenmesi halinde cezai indirimi düzenleyen maddenin yeni TCK’da yer almaması, yeni yasanın eskisine oranla çok daha çağdaş olduğunu göstermektedir. Burada öncelikli olarak ceninin yaşamı, ikincil olarak da annenin yaşamının korunması amaçlanmıştır" diye konuştu.