Gezi eylemleri ABD’de masaya yatırıldı

 ABD’nin Türkiye eski Büyükelçisi James Jeffrey, Washington Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada, “Batı, uluslararası ilişkiler alanında Türkiye’nin desteğine güveniyor. İlk olarak Türkiye, bölgede İran’ı dengeliyor. Bunu her ne kadar resmi politikası olarak yansıtmasa da kapalı kapılar ardında gerçekleşiyor ve her gün Suriye ile Irak’a olan siyasetine bu yaklaşım yansıyor. ABD’nin Suriye’de Türkiye’nin desteği olmadan olumlu bir girişimde bulunması hemen hemen imkansız” dedi.

Jeffrey, aynı zamanda başarılı ve yenilikçi bir ekonomi olabilmek için demokratik hakların tamamıyla var olduğu bir ortamın vazgeçilmez olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Yani Silikon Vadisi’ndeki o belki de özel yaşantılarını çok da onaylamadığımız o çılgın gençler, ekonominiz için harika şeyler yapıyor. Bu gençler Amerikan ekonomisinin lokomotifi. Aynı şekilde Türkiye’deki bazı gençler de Türk ekonomisi için de benzer işlevi görüyor. İşte bu kişilerin toplumdan izole edilmemesi gerekiyor ve bir polarizasyon kampanyasının yapılmaması gerekiyor. Demokrasi ve modern ekonominin önemli özelliklerinden biri her ülkenin tüm halkını aynı çatı altında toplamasını gerektirmektedir.” "TÜRKİYE HENÜZ..." Türkiye’deki gösterilerin Batı’nın Türkiye’ye bakışını da yeniden tanımlayacağını belirten Emekli Büyükelçi Jeffrey, “Gelişmiş bir ekonomi ve gelişmiş bir toplum ile değil, Latin Amerika’da, İspanya gibi güney Avrupa’da ya da Taiwan ve Güney Kore’de tanık olduğumuz gibi bir ekonomi ile karşı karşıya olduğumuzu ve sadece oy kazanmanın ötesine giden demokratikleşmenin belki onlarca yıl süreceği bir toplum ile karşı karşıyayız. Türkiye henüz o demokratik noktaya ulaşmadı ve bu sorun değil ancak Türkiye’den çok büyük bir beklenti vardı, şimdiki duruma yeniden ayak uydurmak gerekecek” dedi.

Amerikan hükümetinin Türkiye’deki olayları eleştirmesine Türkiye’nin verdiği tepkiyi değerlendiren Jeffrey, demokratik sistemlerde ülkelerin birbirlerini eleştirmesinin normal olduğunu, zaman zaman Türkiye’nin de ABD’yi eleştirdiğini ve bunu olumlu karşıladıklarını belirtti. Bunun gelişmiş bir ekonomi olmanın, demokratik bir sistem olmanın bir parçası olduğunu anlatan Jeffrey, "Bunun ciddi bir sorun olmaması lazım. Bu konu yeniden yüzeye çıktı ve endişe verici bir durum, çünkü bu demokratik kulüp içindeki tüm kuralların kabul edilmesinin reddini yansıtıyor” dedi.

AMERİKALILAR NE DÜŞÜNÜYOR ?

Bu demokratik kulübün bir parçası olmanın neden önemli olduğuna değinen James Jeffrey, “Bunun bir sebebi Türkiye çok istikrarsız bir bölgede bulunması. Hatta bu bölgenin beş sene öncesine nazaran şu an daha da istikrarsız olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca, Türkiye NATO’ya destek sağlayan önemli bir ülke olmakla birlikte, NATO’dan güvenlik alanında da büyük destek alan ülkelerden biri. Bu nedenle çok önemli” ifadelerini kullandı. Washington Enstitüsü Türkiye Departmanı Başkanı Soner Çağaptay ise, Washington’daki kaygının Türkiye’de bir siyasi polarizasyon başladığını düşünmesinden kaynaklandığını söyledi ve “Siyasetteki her konunun bundan sonra hükümet ile hükümet aleyhtarları arasında sokaklarda tartışılabilecek bir meseleye dönüşebileceğini gördüler ki protestoların iki haftadır Türkiye’nin her yerinde sürüyor olması burada endişe yarattı.

Bu polarizasyonun Türkiye’nin hayrına olmayacağını düşünüyor Amerikalılar. Anı zamanda Türk-Amerikan ilişkilerinin hayrına olmayacağını düşünüyorlar çünkü Türkiye Amerika’nın Orta Doğu’da en önemli müttefiklerinden birisi. İran, Irak ve Suriye’ye tek komşu olan NATO ülkesi Türkiye. Dolayısıyla, Amerika’nın, İran, Irak ve Suriye politikalarında elzem bir ülke” dedi. Çağaptay, Türkiye’de yaşananların bu dış politikayı etkileyeceğinden ötürü ABD’nin büyük bir endişe ile bakıldığını belirtti.

AK PARTİ’NİN OYLARINI ETKİLER Mİ ?

Beyaz Saray’dan Türkiye’deki olaylar hakkında gelen tepkiyi de değerlendiren Çağaptay, sözlerine şöyle devam etti: “Amerika, müttefikleri hakkında genelde zaten eleştirisini çok kısıtlı tutar diyebiliriz. İşte bu açıdan Beyaz Saray demecinin sert yayınlanmış olması bence bir istisna teşkil ediyor. Bu da Amerika’nın tepkisinin oldukça sert olduğunu bize düşündürebilir” Gösterilerin aslında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oylarının azalması olarak doğrudan yorumlanamayacağını belirten Soner Çağaptay, halkın yarıya yakınının AK Parti’ye oy verdiğini ancak diğer yarısının da vermediğine dikkat çekerek, “Şimdiye kadar AK Parti’ye oy vermemiş olan ve değişik siyasi partilere, ideolojileri ve geçmişe sahip gruplar ilk defa AK Parti aleyhinde gösteri yapmak üzere ortak bir platformda buluştu.

Bu da bize şunu düşündürtüyor. Bu gösteriler bir siyasi hareket değil, bir liderliği yok, ortak bir platform yok ama daha çok şahsi haklara, siyasi haklara hükümetin saygı duyması yönünde ortak talepleri dile getiren bir platform oluşturdu diyebiliriz. Göstericilerin şiddete hiçbir şekilde başvurmadan siyasi taleplerini hükümetin şahsi haklara ki bunların arasında çevreye saygı, bireysel özgürlüklere saygı ve ifade özgürlüğüne ve toplantı özgürlüğüne saygı gibi haklar da var. Bunlar üzerinde yoğunlaştırması belki de aslında sürecin depolarizasyonu açısından faydalı olacaktır” diye konuştu.