Yargıtay Başkanı'ndan sağduyu çağrısı

Manisa’daki bir konferansa katılmak üzere gelen Yargıtay Birinci Başkanı Ali Alkan, Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili sağduyu çağrısı yaptı.

Alkan, olaylarda ifade özgürlüğünün çok iyi kullanılmadığını belirtip, kamu otoritesinin de anlayışlı olması gerektiğini söyledi. Manisa’da düzenlenen 'Yargı Etiği ve Geciken Adalet' konferansına katılmak için kente gelen Yargıtay Birinci Başkanı Ali Alkan, Vali Abdurrahman Savaş’ı ziyaret etti.

Alkan’a, Manisa Barosu Başkanı Zeynel Balkız ve Manisa’nın yeni Başsavcısı Durdu Kavak eşlik etti. Vali Savaş, kentin özellikleri hakkında bilgi verdi. Yargıtay Birinci Başkanı Ali Alkan soru üzerine, Gezi Parkı olayları ve Çağlayan Adliyesi’nde yaşananlarla ilgili genel bir değerlendirme yaptı. Türkiye’de uzun tutukluluk sürelerinin yanı sıra ifade özgürlüğünün de tartışma konusu olduğunu dile getiren Alkan şunları söyledi:

"Toplantı ve yürüyüşleri de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek lazım. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Bu sözleşmenin onuncu maddesi ifade özgürlüğünü düzenlemektedir. Bugün gelişmiş ülkelerin kriteri, ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasıdır. İfade özgürlüğü ne kadar genişse, ne kadar kapsamlıysa, demokrasinin de o kadar ileri gittiğini söylemek mümkündür. Ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin onuncu maddesinin 2’nci fıkrası bu hakkın sınırsız olmadığını göstermektedir. Özellikle kamu güvenliği gerekçesiyle ifade özgürlüğünün sınırlanabileceğini kabul etmektedir. Eğer bir ifade özgürlüğü, kamu güvenliğini tehdit ediyorsa, vatandaşlar bundan rahatsız oluyorsa burada ifade özgürlüğünün sınırlanmasını haklı gösteren sebepler ortaya çıkar."

'KAMU OTORİTESİ TÖLERANSLI DAVRANMALI'

Her iki tarafa da sağduyu çağrısı yapan Alkan sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarafların bu konuda sağduyulu hareket etmesi lazım. İfade özgürlüğü hakkını kullanırken, bunun hiçbir zaman suiistimal edilmemesi gerekir. İfade özgürlüğünde kin, nefret şiddet hiçbir zaman olmaması gerekiyor. Buna karşılık ise, kamu otoritesinin de biraz toleranslı davranması gerekir. Vatandaş ve kamuoyunun endişe duyması, ifade özgürlüğü hakkının çok da iyi kullanılmadığını göstermektedir. Bu konuda sınırlama getirmek isteyenlere hak da verdiriyor. Türkiye’nin bu sorunu aşacağını düşünüyorum."