Selçuklu Medeniyeti, Türk Medeniyeti'nin temel taşıdır

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Büyük Selçuklu Mirası Projesi tanıtım toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, "Avrupa, Orta Çağ karanlığında yaşarken Selçuklular, insani değerlere önem veren, ilmi ve alimi koruyan yüksek bir anlayış sahibi olarak kuvvetli bir Türk-İslam medeniyetinin ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Selçuklu medeniyetinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise, bugün insanlığın ortak problemleri olan birçok soruna asırlar öncesinden çözüm bulmalarıdır" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayesinde gerçekleştirilen Büyük Selçuklu Mirası Projesi, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen programla tanıtıldı. Cumhurbaşkanı Gül, törende yaptığı konuşmada, Büyük Selçuklu Mirası Projesi tanıtım toplantısı vesilesiyle bir arada bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

"ÜMİT EDERİM Kİ BU ESERLER RAFTA KALMAZ"

Daha önce de Cumhurbaşkanı olarak Anadolu Selçuklu Uygarlığı Projesi’ni himayesine aldığını ve başarıyla tamamlanmasının ardından, 2009 yılında bu projenin devamı niteliğinde Büyük Selçuklu Mirası Projesi başlatıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, bu çerçevede çok güzel çalışmalar yapıldığını ve çok güzel kitaplar yayınlandığını kaydederek

, "Ümit ederim ki bu eserler rafta kalmaz, sadece uzmanlar tarafından değil, ilgililer, sizler tarafından da hep takip edilir" dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Konya Aydınlar Ocağının proje sahipliğinde, TİKA koordinasyonunda, Konya Selçuklu Belediyesi ve Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun ortaklığıyla bu proje gündeme gelince himayesine aldığını, bugün de projenin tanıtımının gerçekleştirildiğini aktardı.

EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜR

Çok geniş bir coğrafya da çok güzel çalışmalar yapıldığını, bu çalışmaların kolay olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Hepsine çok teşekkür ederim, birçok ülkede eskiden hepsi bir devletin çatısı altında olan bu büyük coğrafyada şimdi çok sayıda devlet var. Bütün bu devletlerin kendilerine ait ayrı ayrı hukukları var. Bunlardan ayrı ayrı izinler alınacak, buralarda ayrı ayrı çalışmalar yapılacak. Bütün bunları yaptılar. Bundan dolayı emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür daha teşekkür ediyorum" dedi.

SELÇUKLU DEVLETİNİN TARİHTEKİ ÖNEMİ

Cumhurbaşkanı Gül, "Sizlerin de yakından bildiği gibi, Büyük Selçuklu Devleti, aziz milletimizin Orta Asya’dan Orta Doğu’ya ve Anadolu’ya uzanan hâkimiyet ve kültürel hayat çizgisinde önemli bir yere sahiptir. Selçuklu Devleti zamanında insanlık ve tarih, büyük bir medeniyetin doğup yaşadığına şahit olmuştur ve dünya mirasında da çok önemli bir yeri vardır" diye konuştu.

SELÇUKLULARIN TÜRK-İSLAM MEDENİYETİNE KATKISI

Horasan’dan başlayan büyük Türk göçünün Yemen’e, Mısır’a ve Akdeniz’e kadar Selçuklular sayesinde uzandığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün buralarda Türk rüzgarı esmiştir. Bu etkiden söz ederken Anadolu Selçuklularını, Kirman Selçuklularını bu medeniyetin devamı olarak görmek gerekir. Avrupa, Orta Çağ karanlığını yaşarken Selçuklular, insanî değerlere önem veren, ilmi ve âlimi koruyan yüksek bir anlayışa sahip olarak kuvvetli bir Türk-İslâm medeniyetinin ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Türk geleneği ile İslam inancını kaynaştıran Selçuklular, ordu düzeninden, toprak ve vakıf düzenine kadar birçok müessesenin kendine has bir yapısını oluşturmuşlar ve o müesseseler gelişerek bugünlere kadar dünyanın çeşitli yerlerinde çok güzel hizmetler vermişlerdir. Her ülke, her devlet kendi modelini oluştururken bütün bunlardan istifade etmişlerdir." Cumhurbaşkanı Gül, Büyük Selçuklu Devleti’nin, şanlı tarihimizde kendisinden daha sonra kurulan devletlerin, yani Osmanlı Devletinin ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşı olduğunu kaydetti.

"SELÇUKLULARIN HÜKÜM SÜRDÜĞÜ COĞRAFYA BİR CAZİBE MERKEZİYDİ"

Tarihimize baktığımızda, sayfalarca anlatılan tarihimizde Selçukluların en önemli parçalarından birisi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, "Devlet yönetimindeki başarı ve ticari hayattaki hareket, Selçukluların hüküm sürdüğü coğrafyayı zamanında adeta bir cazibe merkezi haline getirmiştir. İlim ve düşünce hayatındaki, şiir ve edebiyat sahasındaki zenginlik, Ömer Hayyam, Sadi, Enverî, İbni Sina, Biruni, Beyhakî, El Cezeri gibi birçok önemli âlimin ve şairin yetişmesine ve bugün de değerini koruyan seçkin eserlerin halâ okunmasına vesile olmuştur" dedi.

"MİMARİ VE SANAT ESERLERİ ŞAHESER OLARAK DÖNEMLERİNE DAMGA VURDU"

Sanat ve özellikle mimarlık açısından Selçuklu Dönemi’nin, çağının en parlak dönemlerinden birini oluşturduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, "Büyük Selçuklu ve takipçileri mimaride de çığır açmışlardır. Üretilen mimari ve sanat eserlerinin her biri şaheser olarak döneme damgasını vurmuştur. Hanlar, hamamlar, medreseler, camiler, tıp mektepleri, kervansaraylar, çeşmeler ve diğer seçkin eserler Selçukluların medeniyet seviyesini yansıtan müşahhas örneklerdir. Bunların çoğu bugün bizim coğrafyamızı da süslüyor. İşte bir dünya şaheseri Divriği Ulu Camii. O camii de himayemizde ve orada da restorasyon çalışmalarının titizlikle en güzel şekilde yapılmasını takip ediyoruz. Ve onun ustası Ahlat’lı Hürrem Şah. Bildiğiniz gibi Ahlat’ta dünyadaki en büyük Müslüman Türk mezarlığı. Daha önce birçok vesileyle söyledim:

Oradaki mezar taşlarından bir tane olsa cam fanus içinde saklanırdı. Ama çok sayıda var. Hepsi birbirinden şahane ve vaktiyle çok büyük medeniyetin, nüfusun olduğu, çok büyük bir cazibenin, medeniyetin olduğu çok büyük bir merkezdi. Şimdi oralarda koruma altına alındı. Orada himayem altında yeniden düzenleniyor" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, o dönemin mimarlarının taşa, tuğlaya ve çiniye ruh verdiklerini, bugün hayranlıkla seyrettiğimiz cami, türbe, köprü ve kervansarayları yaptıklarını aktararak, "Zaman zaman köprülere baktığımızda o köprülerin hala ayakta durduğunu, o çok coşkun sulara direndiğini, bugün yapılan bazı köprülerin de sellere dayanamadığını görürüz ve onları takdirle anarız" dedi.

SELÇUKLU İDARECİLERİNİN SANATÇILARI VE MİMARLARI HİMAYE ETMESİ

Tarihte saldırılar atlatan, doğa olaylarına direnen ve günümüze ulaşan bu mimari değerlerin, asırların yorgunluğuna rağmen asalet ve güzelliklerini bugüne taşımayı başardıklarına da dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Selçuklular döneminin mirası olan eserler, aynı zamanda o dönemin mimarlarının, ustalarının ve sanatçılarının yeteneklerini, yüksek seviyedeki bilgi birikimlerin ve nihayetinde onların ruh hallerini de yansıtmaktadırlar. Bu kadar zarif, bu kadar güzel mimari, yapan insanların muhakkak ruhları ve kişilikleri de çok zarif ve çok duygusal olması gerekir. Bütün bunların yanı sıra Selçuklu ’da devlet idarecilerinin sanatçıları ve mimarları himaye etmiş ve onları koruma altına aldığını da biliyoruz. Şüphesiz ki Nizamülmülk, hepimiz yeri geldiğinde örnek gösterdiğimiz çok önemli Türk devlet adamlarından birisidir bu noktada."

"SELÇUKLU DÖNEMİ DÜŞÜNÜRLERİNİN SAÇTIKLARI IŞIK BUGÜNÜMÜZÜ DE AYDINLATIYOR"

Bu anlayış sayesinde Selçukluların, edebiyattan, mimariye, eğitimden, musikiye, astronomiden tıbba, ordu ve devlet yapılanmasına kadar birçok alanda zirveye ulaştıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, "Selçuklu medeniyetinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise, bugün insanlığın ortak problemleri olan birçok soruna asırlar öncesinden çözüm bulmalarıdır. Bu da nedir? Beraber yaşamayı, farklı kültürlerden farklı inançlardan insanları, bir arada tutmayı başarmış olmalarıdır. Günümüzde de geçerliliğini devam ettiren çok değerli mesajlar veren, gönlümüzü ve ruhumuzu aydınlatan Ahmet Yesevî, Mevlâna, Muhiddin Arabî, Konevî, Yunus, Serahsî, Yûsuf Hemedanî ve Abdülkâdir Geylanî tasavvuf, fıkıh, tefsir ve dinî ilimlerde gerçekten çok güçlü nefesler, düşünürler olmuş ve saçtıkları ışık bugünümüzü bile hala aydınlatmaktadır" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, Selçuklular’ın, Maveraünnehir’de, Horasan’da kök salan bu büyük medeniyeti Malazgirt Zaferi’yle Anadolu’ya da taşıdıklarını anlatarak, Anadolu ile Maveraünnehir arasındaki köprüyü Selçukluların kurduğunu ifade etti.

‘IŞIK DOĞUDAN YÜKSELİR’ SÖZÜNÜ DOĞRULAYAN MEDENİYET

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Gül, "Anadolu bu dönemde bizlere yurt olduğunu, kültür ve sanattaki zenginlik ve seçkin mimari eserlerin yanı sıra, medeniyetler arası uyum ve hoşgörünün en güzel örneklerinin sunulduğu coğrafyalardan birisi haline gelmiştir. Dolayısıyla bugün Selçuklu mirasından söz ederken, 'Işık doğudan yükselir' sözünü doğrularcasına bir medeniyet kuran Selçuk, Çağrı, Tuğrul Bey, ihtişam çağının yıldızları Alparslan, Melik Şah, Sultan Sencer’den bahsediyoruz ve hepsini büyük bir saygıyla ve rahmetle anıyoruz. Aynı zamanda Şarkın yıldız şehirleri Merv, Rey, Ürgenç, Şiraz, Kirman, İsfahan, Bağdat, Dehistan, Kudüs, Halep, Şam, Belh, Herat, Ahlat, Sivas, Kayseri ve Konya’dan söz ediyoruz, Selçuklular dediğimizde. Vaktinde bu şehirlerin hepsi çok büyük cazibe merkezi olmuş, çok büyük alimler, sanatkarlar yetiştirmiş ve hep canlı olmuşlardır" dedi.

"BU KADİM MEDENİYETİ YENİDEN OKUMALIYIZ"

Günümüzde bu büyük medeniyete sahip çıkmak ve vefa göstermenin en çok bizim vazifemiz olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Gül şunları söyledi: "Zira Büyük Selçuklu 1157’de tarih sahnesinden çekilirken devamı diyebileceğimiz Anadolu Selçuklu 1318 yılına kadar hüküm sürmüş ve Anadolu’yu da bizlere vatan yapmıştır. Biz bu geleneğe sahip çıkarak insanlığın ortak mirası haline gelmiş Selçuklu dönemine ait yapıların ve müzelerde bulunan objelerin hakkıyla korunmasını sağlamaya çalışmalıyız. Bu kadim medeniyeti yeniden okumalıyız. İşte Büyük Selçuklu Mirası Projesi böyle bir anlayıştan doğmuş ve bize sunulduğunda da bunu en üst makam olarak, Cumhurbaşkanlığı olarak himayemize almayı uygun gördüm."

GENİŞ BİR COĞRAFYANIN ORTAK MİRASI

Afganistan, Azerbaycan, Ermenistan, Filistin, Gürcistan, Irak, İran, Özbekistan, Suriye, Türkmenistan, Türkiye, Yemen, Mısır ve Nahcivan’ı kapsayan bu büyük coğrafyanın neresine gidilse Selçuklulardan bir şey bulunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, "Bu çalışmalar düzenlenirken, toparlanırken bu ülkelerin değerli yöneticileri çok büyük yardımda bulunmuşlar ve çalışmanın yapılması için ellerinden gelen her türlü kolaylığı göstermişlerdir. Bundan dolayı bu değerli dostumuz olan bütün bu ülkeler başta olmak üzere bir kez daha teşekkür ediyorum, bu ortak mirasın ortaya çıkmasına katkı sağladıkları ve müsaade ettikleri için" diye konuştu.

"BU BÜYÜK MEDENİYET BİZE İLHAM KAYNAĞI OLMALI"

Bu çalışmayı bir envanter çalışması olarak görmemek gerektiğine de dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, "Bütün bunlardan ilham almamız ve bunları bugünkü çağa uygulamamız, bunları daha da ileriye taşımamız ve tarihi, geçmişi, medeniyetin sadece bugün olmadığını çok derin bir geçmişi olduğunu görmemiz, elimizden gelen her türlü korumayı göstermemiz gerekmektedir. Aynı şekilde Osmanlı medeniyeti ile ilgili çok geniş bir coğrafyada, Avrupa’da, Balkanlar’da, bütün Orta Doğu’daki eserlerin hep toplanması, ortaya çıkması, onların en düzenli bir şekilde restore edilmesine, bütün bunların da titizlikle yapılmasına önem veriyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmanın sonunda çalışmayı gerçekleştirenlere bir kez daha teşekkür ederek, "Bunların Türk halkına, dünyaya anlatılması ve geçmişteki bu büyük medeniyetin üstünün kapatılması değil, tam tersine açılıp bunlardan ilham alınıp, bugünden geleceğe doğru daha büyük başarıların elde edilmesine katkı yapmaktır. Şüphesiz ki sizlerin çok büyük gayretleriyle olacaktır" dedi.