Onlar duradursun biz çok çalışacağız

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "İstanbul TV Forum ve Fuarı"nın açılışında yaptığı konuşmada, İstanbul'un, Avrupa'da hem spor, hem kültür başkenti olabilmiş tek şehir olduğunu ifade etti. Bakan Bağış, "Böylesine anlamlı bir şehirde, İstanbul'da televizyonculukla, iletişimle ilgili bir fuarda birlikte olmak bence çok çok anlamlı. Bir film, dizi çekerken bir tarafınıza Asya'yı, bir tarafınıza Avrupa'yı alabileceğiniz çok şehir yok" dedi.

REYTİNGLER ÖNEMLİDİR, AMA DOĞRU BİLGİYİ PAYLAŞMAK ÇOK DAHA ÖNEMLİDİR

İstanbul'un yıllardır olimpiyatlara evsahipliği yapmak hayali peşinden koştuğunu söyleyen Bağış, ancak olimpiyatların İstanbul'a gelmesi konusundaki en önemli engelin önyargılar olduğunu ifade etti. Bağış, önyargılarla ilgili olarak herkesin üzerine düşen bir süreç olduğunu belirterek,

"Bugün AB ile müzakere sürecimizde de en büyük engelimiz önyargılar. Ama bu önyargılar yine bireysel gözlemlerle, ülkemize gelip, bizzat gözlemleyen şahısların fikirlerini ve önyargılarını yıkmalarıyla değişebildiği gibi yayıncılıkla da değişebiliyor. Son 3 hafta içerisinde maalesef bu önyargıları daha da kamçılamak için bazı uluslararası medya kuruluşları ülkemizin imajına ciddi zarar verdi. Bakın bugün Suriye'de günde ortalama 100 ila 150 kişi kendi devleti tarafından katlediliyor, öldürülüyor. Dünyanın bir çok yerinde çok farklı doğal afetler, krizler, gösteriler, eylemler, çatışmalar gerçekleşiyor. Ama maalesef Türkiye'de son 3 hafta içerisinde yaşanan olaylar sanki dünyanın en önemli hadisediymiş, sanki gerçekten büyük bir çatışma yaşanıyormuş, hatta bir iç savaş yaşanıyormuş gibi lanse ediliyor. Evet televizyonculukta reytingler elbette önemlidir, ama doğru bilgiyi paylaşmak bence çok daha önemlidir. İşin etik yönünü bizim bugün burada, bu konferansta mutlaka tartışmamız gerekir. İşte bu yüzden bizim kendi yayınlarımızda da reyting uğruna insanların nasıl manipüle edildiği, nasıl yalan, yanlış bilgilerin, iftiraların kullandıldığını hep beraber gördük. İnsanları panzerlerin altında kalmakla, ölüdürülmekle, birçok kişinin kolunun, bacağının kırıldığını, yakıldığını iddia etmekle bir korku tüneline sokmaya çalıştılar. Türkiye'de gerçekten bu konuda bizim de standartlarımızı gözden geçirmemiz gerekirken, Batı medyasının da kendi standartlarını gözden geçirmesi için belki bir öncü rol oynamamız gerekir. Saatlerce süren yayınlarla, dünyanın en önde gelen kanalları Türkiye'de çok farklı bir tablo çizmeye çalıştılar. Maalesef, Batı medyasının yaptığı bu tek taraflı yayıncılıktan etki altında kalan bazı Avrupalı siyasiler de Türkiye ile ilgili yerli yersiz demeçler verdiler. Kimileri başından beri Türkiye'nin AB üyeliğine karşıydı, onlar için ele geçmnez bir fırsat doğmuştu" diye konuştu.

SORUN SADECE TÜRK POLİSİ MİDİR?

Bağış, Türkiye'nin AB değerleriyle hiçbir sorununun olmadığını kaydederek, "Türkiye'de özgürlüklerle, AB standartlarıyla ilgili sorunlar mı var" tartışmasını yapan bir Avrupa zihniyetiyle karşı karşı olduklarını belirtti. "Durmak yok, yola devam" diyerek çalışmalarını sürdüreceklerini dile getiren Bağış, "Biz, böyle yoğun bir şekilde çalışırken, kimileri de durmayı, 'Duran Adam' olmayı tercih ediyorlar. Onlara da saygı duyarız, onların durmalarında hiç bir mahsur yok. Onlar duradursun biz çok çalışacağız" dedi. Yapmaları gereken çok şey olduğunu anlatan Bağış, "AB, fasıl açmış açmamış, önce onlar zihinlerini açmaya baksınlar, önce iğneyi kendilerine, çuvaldızı getirsinler benim göğsüme saplasınlar. Ama bugün Avrupa'da bu tür gösterilerin olmadığı bir şehir kalmadı. Bu tür gösterilerde polisin yetki sınırlarını aştığı, aşırı güç kullandığı şehir de kalmadı. Sorun sadece Türk polisi midir? Dünyada güvenlik güçlerinin sınırını aştığı örnek sadece İstanbul'da mı, Türkiye'de mi görülmüştür? Bir çok ülkede vardır bunlar" diye konuştu.

Basın özgürlüğünün önemine işaret eden Bağış, "Ama aynı zamanda mesuliyeti de çok önemli. Basınımız haberi, bilgiyi verirken, mutlaka kamusal sorumluluğu hissetmesi gerekir. Yalan, teyit edilmemiş bilgiyi, iftirayı bu kadar kolay kullanmamalı ve bu açıdan sadece geleneksel medyanın değil, sosyal medyanın da daha sorumlu bir çerçeve içerisinde hareket etmesi gerekir" dedi.