Foça bombacıları yargı önünde

   Foça'da  geçen yıl Ağustos ayında, askeri servis aracının geçişi sırasında bombalı saldırı düzenlenerek 2 askeri şehit eden, 25 kişiyi de yaralayan, saldırı öncesinde de kendilerini gören 3 çiftçiyi başlarından vurarak öldüren PKK'lı Yunus Çiçek ile bu kişilere yardım ve yataklık eden 7'si tutuklu 8 sanığın yargılanmasına bugün başlandı.

  İzmir 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında, aralarında Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi'nde 2 Eylül 2012'de polis ekipleriyle girdikleri çatışmada yaralı yakalanan Yunus Çiçek'in de bulunduğu 7'si tutuklu 8 sanık ile olayın mağdurları ve şikayetçilerle tarafların avukatları hazır bulundu. Saldırıyı gerçekleştiren Yunus Çiçek'in 30 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 28 yıl hapis istemiyle yargılandığı davanın duruşmasına Foça Belediyesi adına Avukat Semra Aydoğdu Özcan da katıldı.

KÜRTÇE SAVUNMA YAPACAK

  Tutuklu bulunduğu Diyarbakır'da İzmir'e getirilen Yunus Çiçek, dava başladıktan sonra duruşmaya yetişebildi. Kimlik tespitlerinin ardından savunmalara geçildi. Bombacıları İzmir'e getirerek sakladığı öne sürülen 26 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 15 yıl hapis istemiyle yargılanan Hasan Deliktaş, kimlik tespitinin ardından sorulara Kürtçe yanıt verdi. Avukatı da müvekkilinin Kürtçe savunma yapacağını, bir sonraki duruşmada tercüman hazır edeceklerini belirti. Diğer sanıkların tamamı Türkçe savunma yapacaklarını belirtti.

BENİM ÖRGÜTLE İLGİM YOK

  İlk ifadeyi sanık Faruk Kayli verdi. Kayli, savunmasında, eski bir arkadaşı olan sanık Şehmus Rabindüz'ün olaydan önce kendisine ait araçla Bayındır'dan İzmir'e götürmesini istediğini, yanında da asker kaçağı olduklarını söylediği iki kişinin bulunduğunu, iki araçla İzmir'e doğru yola çıktıklarını, ancak Menemen yönüne doğru gitmeye başladıklarını, Foça ayrımını geçince arkadaki araçta bulunan Şevket Rabindüz'ün Şehmus'u arayıp geri dönmelerini gerektiğini söylediğini, bunun üzerine Bayındır'a döndüklerini anlattı. İkinci olayda ise Şehmus ile birlikte kız istemek için Diyarbakır'a gittiklerini, her iki olayı da televizyondan gördüğünü belirten Faruk Kayli, “23 yıldır Bayındır'da yaşıyorum, bu gibi olaylarla hiç ilgim olmadı. Aracım olduğu için bulunduğum çevrede aracımın olması nedeniyle ihtiyacı olan eş dosta gece gündüz sürekli yardım ederim. Olaylarla ilgim yoktur, tahliyemi talep ediyorum” dedi.

"TEDAVİ İÇİN GELDİM"

  Sanık Kamil Solak, sağlık sorunları nedeniyle tedavi olmak için Şanlıurfa'dan İzmir'e geldiğini, sanıklardan ikisinin öz dayısı olduğunu, olaylarla ilgili dayılarının isimlerinin geçmesinden dolayı şoke olduğunu, olaylarla hiçbir ilgisinin olmadığını öne sürdü. Sanık Reşit Ertuğrul da, suçlamaları kabul etmedi, sanıklardan sadece Şevket Rabindüz'ü tanıdığını, esnaf olduğu için Rabindüz'le kaçak çay alışverişi yaptığını, iddianamede anlatılan örgüt elemanlarını tanımadığını, beraatını ve tahliyesini talep ettiğini ifade etti.

ÖLENLERİN AİLELERİNE BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ

  Sanık Şehmus Rabindüz de ifadesinde, halalarının oğlu olan Hasan Deliktaş'ın 2011 yılında çiftçilik yaptıkları İzmir'in Bayındır ilçesine lüks bir ciple yanında Suriyeli turizmciler olarak tanıttığı kişilerle geldiğini, başka zamanda yanında daha önce Suriyeli turizmci ve eşi olarak tanıttığı kişi ile geldiğini, 2011 yılı sonrası bir daha kendisiyle hiç görüşmediklerini anlattı.

  4 Ağustos 2012 tarihinde Hasan Deliktaş'ın yanında iki kişiyle birlikte Bayındır'a geldiğini anlatan Şehmus Rabindüz, geçen yıl eylül ayında Bayındır'daki evine geldiğinde bir liste ve 300 lira verdiğini, listede bulunan giysi, çanta, pil, vida, fener gibi malzemeleri almasını istediğini anlattı. Halasının oğlu Deliktaş'ın söylediklerini yaptığını belirten Şehmus Rabindüz, bir önceki gelişinde evin arkasında bulunan ağacın dibindeki taşa bıraktığı malzemeleri almasını istediğini, bantlanmış ve içerisinde ne olduğunu bilmediği malzemeleri alarak Deliktaş'a verdiğini anlattı. Deliktaş'ın İzmir'e gitmek için aracını istediğini, kabul etmemesi üzerine yanındaki kişilerin asker kaçağı olduğunu söyleyip “Götürmezsen örgütle başın belaya girer” dediğini, bunun üzerine kabul ettiğini ve iki araçla İzmir'e doğru yola çıktıklarını, yolda ağabeyi Şevket'in telefon araması üzerine geri döndüğünü, diğerlerinin ne yaptığını bilmediğini, söyledi.

"SONUMUZ KÖYLÜLER GİBİ OLURDU"

  Şehmus Rabindüz, “Bugüne kadar siyasetle ya da herhangi bir örgütle ilgim olmadı. Kendi halinde yaşayan vatandaştım. Bu eylemden vatandaşlarımızın ve askerlerimizin ölmesine çok üzgünüm. Onların yaptığı bu caniliği hiç affetmiyorum. Çiçek yetiştiren, hayvancılıkla uğraşan bir insan bu tür eylemlerle alakası olamaz. Hayvanların bile canının yanmasını istemeyiz, insanlara olmasını hele hiç istemem. Askerlerin ve köylülerin yakınlarının başı sağ olsun. Köylülerin bir tek sanıkları gördüğü için öldürülmesi hele de kabul edilemez. Demek ki biz de onları oraya götürmesek, sonumuz o köylüler gibi olabilirdi” dedi.

"İKİ KARDEŞİMDE ASKERDİ"

  Sanıklardan Şevket Rabindüz de kardeşiyle aynı yönde ifade verdi. Eve iki kadınla gelen Hasan Deliktaş'ın, kadınları akşam üzeri gelip evden aldığını belirten Şevket Rabindüz, şunları söyledi: “Bir hafta görünmediler. Döndüklerinde İzmir'e götürmemi istediler. Götüremeyeceğimi söyledim. Bana ısrarla 'Araç kirala veya bul' dediler. Ben artık işkillendiğim için başka bir sorun çıkacak diye kabul etmedim. Kardeşimin aracından bahsettiler. Kardeşim aracını vermeyi kabul etmemişti.

  Bu sefer bizim aracımız 6-7 bin lira zor ettiği halde, 'Bizde para var, 10 bin dolar verelim' dediler. Ben yine işkillendim ve kabul etmedik. Bu sefer kardeşimi tehdit etmişler. O da çekindiği için götürüp kurtulmayı düşündük. İki araca bindik. Araçta Hasan, ben Yunus ve ölen şahıs (Yunus Çiçek'in yakalandığı operasyonda ölen terörist Burhan Bozkurt) vardı. Arkadaki araçta ise kardeşim ve Faruk vardı. Bir süre İzmir'e gideceğimizi düşünerek otobandan devam ettik. Ardından Menemen istikametine yöneldik. Araçtaki Yunus Çiçek ve yanındaki şahıs yolları bizden iyi biliyor ve sapacağımız yerleri tarif ediyordu. Bizden önde bulundukları bir sırada kardeşim ve Faruk görüş alanımızda değilken, Foça istikametinde tam bilemediğim bir yerde aracı durdurup bu iki şahıs araçtan indiler. Ben yolda bir iki kez kardeşimi aramış ve nerede olduklarını sormuştum.

  Bu şahıslar indikten sonra Hasan bir tarla işinden ve kendisinin dönmesi gerektiğinden bahsederek, 'Beni otogara bırak' dedi. Ben kardeşimi aradım, dönmelerini söyledim, Hasan'ı otogara bıraktım. İndirdiğimiz şahısların nereye gittiklerine dikkat etmedim. Otobandan devam edip Bayındır'a gittim. Ardından kardeşim ve Faruk da geldiler. Daha sonra olayın olduğunu biz televizyondan öğrendik. Olayla ilgili hiçbir bilgim yok. Böyle olayları asla tasvip etmiyorum, o esnada benim iki kardeşim vatani görevini yapmakta idi. Hasan Deliktaş ısrar ve tehditle kendisini ve yanındakileri İzmir'e götürmemizi istediği için götürmeye mecbur kaldık.” Mahkeme başkanı Atilla Rahman, duruşmaya bir saat ara verdi. Aranın ardından, sanık Yunus Çiçek'in ifadesine başlanacak.

FOÇA VE MENEMEN'DEKİ OLAYLAR NASIL OLDU

  İlk olay geçen yıl 7 Ağustos'ta Menemen İlçesine bağlı Maltepe Köyü'nde meydana geldi. Çiftçi Yusuf Kafalı (59), şoförü Zekeriya Toksuz (55) ve Bahri Şirin (46), tarlada başlarından vurulmuş halde sulama kanalında ölü bulundu. Bu olayla ilgili çalışma yapılırken, Foça'da askerlere yönelik 9 Ağustos'ta bombalı saldırı, gerçekleşti. Değirmenlik Caddesi’nde askeri personeli Deniz Üssü'ne taşıyan aracın yanında patlama oldu. Uzaktan kumandayla patlatılan tahrip gücü yüksek bombanın etkisiyle araç hurdaya döndü, içinde bulunanlar yaralandı.

  İlk patlamadan 8 dakika sonra ikinci bomba patladı. Yaralılar çeşitli hastanelere kaldırılırken er Özkan Ateş olay yerinde, Uzman Çavuş Hakan Furkan Özmen ise kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Olayda askerler ile birlikte toplam 25 kişi yaralandı. Bölgede yapılan araştırmada bulunan piller, kablolar, pet su şişesi üzerinde iki kişiye ait parmak izi çıktı. Bir süre sonra Viranşehir- Ceylanpınar karayolunda polis ve jandarma kontrol noktasına gelen F.Y., yönetimindeki araçtan inen 2 terörist, güvenlik güçlerine ateş açtı. Bir polis memuru şehit olurken, bir polis memuru, bir uzman çavuş ile bir sivil vatandaş yaralandı. Çatışmada, teröristlerden Yunus Çiçek, yaralı olarak ele geçirildi, el bombası atmaya çalışan 'Ahmet Bal' kod adlı Burhan Bozkurt bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirdi. Parmak izleri uyuşunca Menemen ve Foça’daki terör olayları da aydınlanmış oldu.

  Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesiyle görevli Cumhuriyet Savcısı Sinan Taşkın, hazırladığı iddianamede, sanıklardan Yunus Çiçek'e 30 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 28 yıl, Hasan Deliktaş'a 26 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 15 yıl, Şevket Rabindüz'e 26 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 12 yıl, Şehmuz Rabindüz'e 26 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 12 yıl, Faruk Kayli'ye 26 kez ağırlaştırılmış ömür boyu, Reşit Ertuğrul ve Kamil Solak ile tutuksuz sanık A.Y. hakkında da 16'şar yıl hapis cezası istedi. Sanıklar hakkında 'terör amacıyla kasten öldürme', 'öldürmeye teşebbüs', 'tehlikeli maddeyi izinsiz bulundurma', 'silahla kasten yaralama', devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak' ve '6136 sayılı kanuna muhalefet' suçlarından yargılanmaları istemiyle İzmir 12'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.