5 kilometrelik metronun 4 kez müteahhidi değişir mi?

 

Ulaştırma  Denizcilik ve  Haberleşme  Bakanı Binali Yıldırım, İzmir’de partisinin İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı. Yıldırım, Gezi Parkı direnişinin ardında faiz lobisinin olduğunu öne sürerek, "Bölgede güçlü bir Türkiye’nin olmaması isteniyor. Artık o saadet zinciri kırıldı. O günler artık bitti. Kimse Türkiye’yi faizciler için çalışan çabalayan kaynaklarını onlara aktaran bir ülke olarak görmesin" dedi. 
AK Parti İzmir İl Danışma Meclisi toplantısı, Balçova Termal Tesisleri Kardelen Salonu’nda yapıldı. Yaklaşık 1000 kişinin katıldığı toplantıda partililere Türk bayrağı dağıtıldı. Türk bayraklarını evlerinin balkonlarına almaları istendi. Salonda üzerinde 'Yalan Dünya' adlı televizyon dizisindeki Vasfiye Teyze karakterinin yer aldığı 'Ne çektin be İzmir' yazılı pankart dikkat çekti. Bir başka pankartta ise 'Türkiye artık karalar bağlamayacak' diye yazıldı. 
Toplantıda Divan Başkanlığı’nı yapan İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Kenan Çakar, "Taksim’de üç ağacın yer değiştirmesi için ayağa kalkan çevreciler, İzmir’de 1600 ağacın nasıl kesildiğini görmezden gelerek çevrecilikte çifte standart uyguladıklarını ortaya koydular" dedi. 
 
GEZİ PARKI FİLMİ GÖSTERİLDİ
Toplantıda partililere Gezi Parkı eylemleri ile ilgili film gösterildi. Filmde eylem ve eylemciler şu ifadeler kullanıldı:
"Bu senaryo ilerleyen demokrasiyi, yükselen ekonomiyi güçlenen dış politikaya uluslararası alanda artan itibarı kısacası Türkiye'yi hedef alıyor. Başrolde demokrasiyi içine sindiremeyen CHP var. CHP milletvekilleri, parkta meydanda sosyal medyada provokasyon yapıyor. Faiz lobileri, insanları sokağa döküp taş üstünde taş bırakılmaması için ellerinden geleni yapıyor. Lobilerin güdümündeki medya. Antidemokratik tartışmayı çevreci eylem olarak pazarlayama çalışan illüzyonistler."
"HEP TOPLUMUN İKİNCİ SINIF İNSANI OLDUK" 
AK Parti İzmir Milletvekili Aydın Şengül, teşkilattan çocuklarını en iyi biçimde  yetiştirmelerini isteyerek şunları söyledi: 
"Siz istediğiniz gibi yaşayın, biz de istediğimiz gibi yaşayalım. Siz bize kin ve nefretle de yaklaşsanız biz size sevgiyle yaklaşacağız. Şöyle bir algı oluştu. Önce inançlı kesim kızlar okumaz diye yıllarca eğitimden uzak tutuldu. Başörtülü kızlar okula gidemedi. Hep toplumun ezilen ikinci sınıf insanı olma durumunda kaldık. En iyi şekilde eğitimimizi alacağız. Çocuklarımızı en iyi şekilde okutacağız. Bizden geçti. Dünyayı bir günde değiştiremeyiz ama gelecekte değiştirebiliriz. Bizim çocuklarımız var. Bizim çocuklarımızı en iyi şekilde hazırlamamız gerekiyor. Haksızlıklara karşı dik duracak adaletsizliğe karşı direnecek yeni nesiller oluşturmamız gerekiyor. Demokrasiyi insan haklarını savunan Avrupa var ama çıkarlarına geldiğinde bu değerler umurlarında değil. Dik durmak geliyor. Onların görevi yıkmak ayırmaktır bizim görevimiz yapmak ve birleştirmektir."
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, konuşmak için kürsüye çıktığında kürsüye ballı bitki çayı getirdi. Yıldırım, çayından bir yudum alarak yaptığı konuşmasında, Türkiye’nin kısır siyasi çekişmelerden çok çektiğini söyleyerek başladı. 
Yıldırım, AK Parti’nin ülkeye bu kısır siyasetten kurtardığını öne sürerek, “Bizim için siyaset hizmettir', 'Hizmet varsa AK Parti var' dedik. İktidara geldiğimizde zihinlerde demokrasiyi özümseyemeyenler her zaman yanlarına kendileri gibi düşünen siyasi unsurları da alarak bu ülkede iş yapmayı başarmışlardır. Bunu yıllarca yaptılar. 27 Nisan’da da aynısını yapamadılar. Yapmaya çalıştılar AK Parti iktidarı kırmızı kart gösterdi. 'Buraya kadar’ dedi, oyun bitti. Artık demokrasiye halkın iradesine kimse engel olamaz. Herkes işine baksın" dedi.
"DENİZ BİTTİ"
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, faiz lobisine değinerek, şöyle konuştu:
"Türkiye, 2002 yılında sınırlarına hapsolmuştu. İnsanımız seyahate gidiyor, sınır kapılarında kötü muamele görüyordu. Bugün 78 ülkeyle vizeyi kaldıran Türkiye var. Türkiye petrol mü buldu, kıymetli madenler mi icat etti? Türkiye yıllık bütçesinin 13 lirasını faize veriyor. 14 lirasını kendine ayırırken 87 lirasını kendine ayırıyor. Geri kalan hizmete gidiyor, yatırıma vatandaşa gidiyor. Böyle birden bire her şeyi terine çevirince bazıları bundan işkillendi, rahatsız oldu. Başbakan faiz lobisi bu işlerin arkasında deyince kim bunlar diyenler çıktı. Onlar faiz lobisini çok iyi bilirler. 100 liranın 86 lirasına el koyan faiz lobisi tabii ki 13 liraya razı olamayacaktı. Ne yapmak lazım? Karışıklık çıkarmak, sokağa inmek, uluslararası faiz lobisi ile işbirliği yapmak lazım ki AK Parti iktidarını götürelim ve faizler gelsin. Faiz lobisini mutlu ve memnun eden bir ülke haline gelsin. Ülke öngörülemez olsun. Ülke yönetilemez hale gelsin. Kimse kimseyi kandırmasın. Oynanan oyun hep aynı. Zaman ve aktörler değişse de oyun hep aynı. Nedir oyun; Bölgede güçlü bir Türkiye’nin olmaması. Artık o saadet zinciri kırıldı.
 O günler artık bitti. Kimse Türkiye’yi faizciler için çalışan çabalayan kaynaklarını onlara aktaran bir ülke olarak görmesin. Aldıklarına saysınlar. 1980 yılından 2001 yılına kadar 450 milyar dolar faiz ödedi bu ülke. Deniz bitti. Bu ülkenin kaynakları mutlaka bu ülkenin kalkınmasına harcanacak. Başkalarının zenginleşmesi için değil onların sevindirilmesi için değil. Türkiye güçlü siyasi iradenin ne demek olduğunu çok iyi biliyor."
Yıldırım, iktidara yönelik tepkilerin ekonomiyi hedef aldığını, 'Cumhuriyet mitingleri' adı altında sokak gösterileri, elektronik muhtıra, yargı darbesi, cumhurbaşkanı seçtirmeme dönemlerinin gelip, geçtiğini ifade ederken şöyle konuştu:
"Çünkü karşısında halkın iktidarı vardı. Yüzde 10- 20 değil aşağı düşenler enflasyon, faiz oranları, yukarı çıkanlar döviz rezervleri yatırımlar ve hizmetler. Taksim’de masum şekilde çevre hassasiyeti ile başlayan olayları kısa sürede yasa dışı örgüt ve onlara destek veren bazı siyasi partilerin de katılımıyla bir sokakta iktidar arayışına döndürdüler. Amaç, Türkiye’yi en son ekonomisini bozarak yatırımcıları ürküterek dize getirmek. Bunda kısmen de başarılı olundu. Reel faiz eksiye geçmişti. Artık acil bir şeyler yapmak gerekiyordu. Nominal faizleri yüzde 80’lerden altına düşürmüş ve dünya krizle boğuşurken bu ülkeye ne oluyor da enflasyon oranının altına faizleri düşürebiliyor. İşte bu olaylardan sonra nominal faizler 8’e doğru yükseldi. Kısa süreli başarı da elde ettiler. 
6- 7 milyar dolar kadar bir kaynağın çıkmasına neden oldular. Kredilerin 2-3 puan artmasını başardılar. Bütün bunlara rağmen Türkiye güçlü ekonomisiyle güçlü siyasi iradesiyle ve arkasındaki 76 milyon destekçisi milletiyle dimdik ayaktaydı. Gereken cevabı herkese de verdi. Bir şeyi anlamakta zorlanıyoruz. Brezilya’da, Şili’de, Peru’da da sokak olayları oluyor. Orada 'Hastane, yol okul, yatırım yapın. Bırakın futbola yatırımı, millete yatırım yapın. İş aş sağlayın’ diye bağırıyor. Bizimkiler ne yapıyor; 'Köprü, havaalanı. hızlı tren yapmayın.' Burada bir iyi niyet var mı? Yok. Başüstüne. Siz deyin yapmayacağız. Adnan Menderesi, İZBAN’ı, Sabuncubeli’ni yapmayacağız. İzmir hizmete alışık değil diye düşünüyorsanız avucunuzu yalayın. İzmir hizmetin tadını gördü. AK Parti iktidarı ile yaşadı."
Bakan Yıldırım, CHP’nin 13- 14 yıldır İzmir’de iktidarda olduğunu ancak İzmir’in yıllardan bu yana C liginde kaldığını savunurken, "A ligine geçirmeye hazır mısınız?" diye sordu. 
Bakan Yıldırım, konuşurken “İzmir bizimdir bizim olacak’ sloganı atan partililere “Bu slogan bana üniversite dönemini hatırlatıyor. İzmir zaten bizim. İstiklal mücadelemizin zaferle noktalandığı bir şehirdir. İzmir’de Anadolu’nun özeti var. Hiç kimse birtakım ideolojik söylemlerle İzmir’i elde edebileceğini İzmir’e sahip olabileceğini düşünmesin” dedi. 
“İNSAFSIZLIK İZANSIZLIKTIR”
Bakan Binali Yıldırım, hükümetin bugüne kadar İzmir’e 8 milyar lira yatırım yaptığını, bunun 4.5 milyar lirasının Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın yatırımı olduğunu belirterek, şunları söyledi: 
“Bir metro efsanesidir gidiyor İzmir’de. Dört başkan gördü. Yüksel Çakmur, Burhan Özfatura, Ahmet Piriştina, Aziz Kocaoğlu. Hepsini derle topla 20 kilometre yol. Metro geciktikçe faturayı Ankara’ya kesme alışkanlık hale geldi. Metro hikayesini İzmir’de özel oturumla anlatmam lazım. Kitap yazılacak bir iş. O kadar hayrete düşeceğiniz şeyler var ki buradan çok senaryo çıkar.
 İki kez Bakanlar Kurulu keşif artışı istendi. Birincisini verdik, ikincisini de onayladık. Yüzde 40 keşif artışı. 'En ucuz metro yapılıyor' deniyor ya. Yüzde 20 veriyorsunuz, yüzde 40 yine veriyorsunuz. Belki yine yetmeyecek. 2005 yılında temeli atılan 5 kilometrelik metronun 4 kez yüklenici müteahhidi değişir mi? Anahtar teslim ihale yapacaksınız sonra 'Para bitti', birim fiyatlarla yeniden ihale yapacaksınız. 
İş yetişmeyince 16 kez açılış tarihi sözü vereceksiniz. Millet kanmayınca faturayı Ankara’ya göndereceksiniz. İnsaf be kardeşim. İzmirliler’le siz dalga mı geçiyorsunuz. İşinizi doğru düzgün yapın. Biz metroları devralma teklifini ilk İzmir’e yaptık. Bize denildi ki 'Biz başladığımız işi vermeyiz kendimiz yapacağız.’ Şimdi kalkıp hükümet yüzde 40 keşif artışını onaylamaya mecburmuş gibi onun arkasına sığınmayın. İlk yüzde 40’ı çıkardık, ikincisini de onayladık Cumhurbaşkanı’na gönderdik. 'Hükümet bizim projelere destek vermiyor' hikayesinin doğru olmadığını göstermek için yaptık. Yüzde 40 keşif artışını çok mecbur kalmadıkça biz bile kullanmıyoruz ama iş İzmir’in işi. Gecikme bundan oluyor diye mazeret üretmek en hafifinden insafsızlık izansızlıktır."
MISIR’DA MURSİ’YE DESTEK
Bakan Yıldırım, sokakta iktidarın aranamayacağını öne sürerek, Mısır’daki darbeyi eleştirirken, "Sandıkta verdikleri oyları haksız yere gasp edenler iş başından gidene kadar mücadele edecekler. İktidar halk iktidarıdır. Sokakta iktidar olmaz" dedi.
DELİCİ JUMBOYA BİNDİ, TÜNEL AÇTI
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, partisinin İzmir İl Danışma Meclisi toplantısına katıldıktan sonra İzmir- İstanbul Otoyolu’nun Belkahve Şantiyesi’nde firma yöneticilerinden bilgi aldı. Yıldırım, otoyolun 20 milyar liraya mal olacağını, projede köprü ve viyadüklerin yer aldığını, köprünün uzunluğunun 4 bin 540 metreyi bulduğunu, dört gidiş dört geliş sekiz şeritli yol olacağını, köprü ayaklarının temelinin 75 metre derine çakılacağını anlattı. 
Bakan Binali Yıldırım, köprünün ayaklarının yılbaşına kadar yükseleceğini belirterek, toplam kazı işinin 152 milyon metreküp olduğunu, günde 10 bin kamyon kazı çalışması yapıldığını anlattı. Bakan Yıldırım, 'delici jumbo' adlı iş makinesini kullanarak Belkahve tünellerinde ilk delme işlemini başlattı. 
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Sabuncubeli Tünelleri’nin de yapım çalışmalarını inceledi. İki tünelin toplam uzunluğunun 8 bin 114 kilometre olduğunu, Manisa ve İzmir arasındaki virajlı yoldan, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bile 'Korkunç Sabuncubeli' diye söz edildiğini hatırlatarak, tünellerin üç yıl sonra açılacağını ifade etti.
Elif DEMİRCİ/DHA

Ulaştırma  Denizcilik ve  Haberleşme  Bakanı Binali Yıldırım, İzmir’de partisinin İl Danışma Meclisi toplantısında, kentteki metronun tamamlanamamasın ardında Hükümetin engellemesinin yattığı yönündeki iddialara çok sert tepki gösterdi.

AK Parti İzmir İl Danışma Meclisi toplantısı, Balçova Termal Tesisleri Kardelen Salonu’nda yapıldı. Yaklaşık 1000 kişinin katıldığı toplantıda partililere Türk bayrağı dağıtıldı. Türk bayraklarını evlerinin balkonlarına almaları istendi. Salonda üzerinde 'Yalan Dünya' adlı televizyon dizisindeki Vasfiye Teyze karakterinin yer aldığı 'Ne çektin be İzmir' yazılı pankart dikkat çekti. Bir başka pankartta ise 'Türkiye artık karalar bağlamayacak' diye yazıldı. 

Toplantıda Divan Başkanlığı’nı yapan İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Kenan Çakar, "Taksim’de üç ağacın yer değiştirmesi için ayağa kalkan çevreciler, İzmir’de 1600 ağacın nasıl kesildiğini görmezden gelerek çevrecilikte çifte standart uyguladıklarını ortaya koydular" dedi.

  GEZİ PARKI FİLMİ GÖSTERİLDİ

Toplantıda partililere Gezi Parkı eylemleri ile ilgili film gösterildi. Filmde eylem ve eylemciler şu ifadeler kullanıldı:

"Bu senaryo ilerleyen demokrasiyi, yükselen ekonomiyi güçlenen dış politikaya uluslararası alanda artan itibarı kısacası Türkiye'yi hedef alıyor. Başrolde demokrasiyi içine sindiremeyen CHP var. CHP milletvekilleri, parkta meydanda sosyal medyada provokasyon yapıyor. Faiz lobileri, insanları sokağa döküp taş üstünde taş bırakılmaması için ellerinden geleni yapıyor. Lobilerin güdümündeki medya. Antidemokratik tartışmayı çevreci eylem olarak pazarlayama çalışan illüzyonistler."

AYDIN ŞENGÜL

AK Parti İzmir Milletvekili Aydın Şengül, teşkilattan çocuklarını en iyi biçimde  yetiştirmelerini isteyerek şunları söyledi: "Siz istediğiniz gibi yaşayın, biz de istediğimiz gibi yaşayalım. Siz bize kin ve nefretle de yaklaşsanız biz size sevgiyle yaklaşacağız. Şöyle bir algı oluştu. Önce inançlı kesim kızlar okumaz diye yıllarca eğitimden uzak tutuldu. Başörtülü kızlar okula gidemedi. Hep toplumun ezilen ikinci sınıf insanı olma durumunda kaldık. En iyi şekilde eğitimimizi alacağız. Çocuklarımızı en iyi şekilde okutacağız. Bizden geçti. Dünyayı bir günde değiştiremeyiz ama gelecekte değiştirebiliriz. Bizim çocuklarımız var. Bizim çocuklarımızı en iyi şekilde hazırlamamız gerekiyor. Haksızlıklara karşı dik duracak adaletsizliğe karşı direnecek yeni nesiller oluşturmamız gerekiyor. Demokrasiyi insan haklarını savunan Avrupa var ama çıkarlarına geldiğinde bu değerler umurlarında değil. Dik durmak geliyor. Onların görevi yıkmak ayırmaktır bizim görevimiz yapmak ve birleştirmektir."

BAKAN YILDIRIM

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, konuşmak için kürsüye çıktığında kürsüye ballı bitki çayı getirdi. Yıldırım, çayından bir yudum alarak yaptığı konuşmasında, Türkiye’nin kısır siyasi çekişmelerden çok çektiğini söyleyerek başladı. 

Yıldırım, AK Parti’nin ülkeye bu kısır siyasetten kurtardığını öne sürerek, “Bizim için siyaset hizmettir', 'Hizmet varsa AK Parti var' dedik. İktidara geldiğimizde zihinlerde demokrasiyi özümseyemeyenler her zaman yanlarına kendileri gibi düşünen siyasi unsurları da alarak bu ülkede iş yapmayı başarmışlardır. Bunu yıllarca yaptılar. 27 Nisan’da da aynısını yapamadılar. Yapmaya çalıştılar AK Parti iktidarı kırmızı kart gösterdi. 'Buraya kadar’ dedi, oyun bitti. Artık demokrasiye halkın iradesine kimse engel olamaz. Herkes işine baksın" dedi.

"SAADET ZİNCİRİ KIRILDI"

Yıldırım, faiz lobisine değinerek, şöyle konuştu:

"Türkiye, 2002 yılında sınırlarına hapsolmuştu. İnsanımız seyahate gidiyor, sınır kapılarında kötü muamele görüyordu. Bugün 78 ülkeyle vizeyi kaldıran Türkiye var. Türkiye petrol mü buldu, kıymetli madenler mi icat etti? Türkiye yıllık bütçesinin 13 lirasını faize veriyor. 14 lirasını kendine ayırırken 87 lirasını kendine ayırıyor. Geri kalan hizmete gidiyor, yatırıma vatandaşa gidiyor. Böyle birden bire her şeyi terine çevirince bazıları bundan işkillendi, rahatsız oldu. Başbakan faiz lobisi bu işlerin arkasında deyince kim bunlar diyenler çıktı. Onlar faiz lobisini çok iyi bilirler. 100 liranın 86 lirasına el koyan faiz lobisi tabii ki 13 liraya razı olamayacaktı. Ne yapmak lazım? Karışıklık çıkarmak, sokağa inmek, uluslararası faiz lobisi ile işbirliği yapmak lazım ki AK Parti iktidarını götürelim ve faizler gelsin. Faiz lobisini mutlu ve memnun eden bir ülke haline gelsin. Ülke öngörülemez olsun. Ülke yönetilemez hale gelsin. Kimse kimseyi kandırmasın. Oynanan oyun hep aynı. Zaman ve aktörler değişse de oyun hep aynı. Nedir oyun; Bölgede güçlü bir Türkiye’nin olmaması. Artık o saadet zinciri kırıldı. O günler artık bitti. Kimse Türkiye’yi faizciler için çalışan çabalayan kaynaklarını onlara aktaran bir ülke olarak görmesin. Aldıklarına saysınlar. 1980 yılından 2001 yılına kadar 450 milyar dolar faiz ödedi bu ülke. Deniz bitti. Bu ülkenin kaynakları mutlaka bu ülkenin kalkınmasına harcanacak. Başkalarının zenginleşmesi için değil onların sevindirilmesi için değil. Türkiye güçlü siyasi iradenin ne demek olduğunu çok iyi biliyor."Yıldırım, iktidara yönelik tepkilerin ekonomiyi hedef aldığını, 'Cumhuriyet mitingleri' adı altında sokak gösterileri, elektronik muhtıra, yargı darbesi, cumhurbaşkanı seçtirmeme dönemlerinin gelip, geçtiğini ifade ederken şöyle konuştu:"Çünkü karşısında halkın iktidarı vardı. Yüzde 10- 20 değil aşağı düşenler enflasyon, faiz oranları, yukarı çıkanlar döviz rezervleri yatırımlar ve hizmetler.

Taksim’de masum şekilde çevre hassasiyeti ile başlayan olayları kısa sürede yasa dışı örgüt ve onlara destek veren bazı siyasi partilerin de katılımıyla bir sokakta iktidar arayışına döndürdüler. Amaç, Türkiye’yi en son ekonomisini bozarak yatırımcıları ürküterek dize getirmek. Bunda kısmen de başarılı olundu. Reel faiz eksiye geçmişti. Artık acil bir şeyler yapmak gerekiyordu. Nominal faizleri yüzde 80’lerden altına düşürmüş ve dünya krizle boğuşurken bu ülkeye ne oluyor da enflasyon oranının altına faizleri düşürebiliyor.

İşte bu olaylardan sonra nominal faizler 8’e doğru yükseldi. Kısa süreli başarı da elde ettiler. 6- 7 milyar dolar kadar bir kaynağın çıkmasına neden oldular. Kredilerin 2-3 puan artmasını başardılar. Bütün bunlara rağmen Türkiye güçlü ekonomisiyle güçlü siyasi iradesiyle ve arkasındaki 76 milyon destekçisi milletiyle dimdik ayaktaydı. Gereken cevabı herkese de verdi.

Bir şeyi anlamakta zorlanıyoruz. Brezilya’da, Şili’de, Peru’da da sokak olayları oluyor. Orada 'Hastane, yol okul, yatırım yapın. Bırakın futbola yatırımı, millete yatırım yapın. İş aş sağlayın’ diye bağırıyor. Bizimkiler ne yapıyor; 'Köprü, havaalanı. hızlı tren yapmayın.'

Burada bir iyi niyet var mı? Yok. Başüstüne. Siz deyin yapmayacağız. Adnan Menderesi, İZBAN’ı, Sabuncubeli’ni yapmayacağız.

İzmir hizmete alışık değil diye düşünüyorsanız avucunuzu yalayın. İzmir hizmetin tadını gördü. AK Parti iktidarı ile yaşadı."Bakan Yıldırım, CHP’nin 13- 14 yıldır İzmir’de iktidarda olduğunu ancak İzmir’in yıllardan bu yana C liginde kaldığını savunurken, "A ligine geçirmeye hazır mısınız?" diye sordu. 

Bakan Yıldırım, konuşurken “İzmir bizimdir bizim olacak’ sloganı atan partililere “Bu slogan bana üniversite dönemini hatırlatıyor. İzmir zaten bizim. İstiklal mücadelemizin zaferle noktalandığı bir şehirdir. İzmir’de Anadolu’nun özeti var. Hiç kimse birtakım ideolojik söylemlerle İzmir’i elde edebileceğini İzmir’e sahip olabileceğini düşünmesin” dedi.

 “BİR METRO EFSANESİDİR GİDİYOR”

Bakan Binali Yıldırım, hükümetin bugüne kadar İzmir’e 8 milyar lira yatırım yaptığını, bunun 4.5 milyar lirasının Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın yatırımı olduğunu belirterek, şunları söyledi: 

“Bir metro efsanesidir gidiyor İzmir’de. Dört başkan gördü. Yüksel Çakmur, Burhan Özfatura, Ahmet Piriştina, Aziz Kocaoğlu. Hepsini derle topla 20 kilometre yol. Metro geciktikçe faturayı Ankara’ya kesme alışkanlık hale geldi. Metro hikayesini İzmir’de özel oturumla anlatmam lazım. Kitap yazılacak bir iş. O kadar hayrete düşeceğiniz şeyler var ki buradan çok senaryo çıkar. İki kez Bakanlar Kurulu keşif artışı istendi. Birincisini verdik, ikincisini de onayladık. Yüzde 40 keşif artışı.

'En ucuz metro yapılıyor' deniyor ya. Yüzde 20 veriyorsunuz, yüzde 40 yine veriyorsunuz. Belki yine yetmeyecek.

2005 yılında temeli atılan 5 kilometrelik metronun 4 kez yüklenici müteahhidi değişir mi? Anahtar teslim ihale yapacaksınız sonra 'Para bitti', birim fiyatlarla yeniden ihale yapacaksınız. 

İş yetişmeyince 16 kez açılış tarihi sözü vereceksiniz. Millet kanmayınca faturayı Ankara’ya göndereceksiniz. İnsaf be kardeşim. İzmirliler’le siz dalga mı geçiyorsunuz. İşinizi doğru düzgün yapın. 

Biz metroları devralma teklifini ilk İzmir’e yaptık. Bize denildi ki 'Biz başladığımız işi vermeyiz kendimiz yapacağız.’ Şimdi kalkıp hükümet yüzde 40 keşif artışını onaylamaya mecburmuş gibi onun arkasına sığınmayın. İlk yüzde 40’ı çıkardık, ikincisini de onayladık Cumhurbaşkanı’na gönderdik. 'Hükümet bizim projelere destek vermiyor' hikayesinin doğru olmadığını göstermek için yaptık. Yüzde 40 keşif artışını çok mecbur kalmadıkça biz bile kullanmıyoruz ama iş İzmir’in işi. Gecikme bundan oluyor diye mazeret üretmek en hafifinden insafsızlık izansızlıktır.

DELİCİ JUMBOYA BİNDİ, TÜNEL AÇTI

 Binali Yıldırım, partisinin İzmir İl Danışma Meclisi toplantısına katıldıktan sonra İzmir- İstanbul Otoyolu’nun Belkahve Şantiyesi’nde firma yöneticilerinden bilgi aldı. Yıldırım, otoyolun 20 milyar liraya mal olacağını, projede köprü ve viyadüklerin yer aldığını, köprünün uzunluğunun 4 bin 540 metreyi bulduğunu, dört gidiş dört geliş sekiz şeritli yol olacağını, köprü ayaklarının temelinin 75 metre derine çakılacağını anlattı. Bakan Binali Yıldırım, köprünün ayaklarının yılbaşına kadar yükseleceğini belirterek, toplam kazı işinin 152 milyon metreküp olduğunu, günde 10 bin kamyon kazı çalışması yapıldığını anlattı. Bakan Yıldırım, 'delici jumbo' adlı iş makinesini kullanarak Belkahve tünellerinde ilk delme işlemini başlattı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Sabuncubeli Tünelleri’nin de yapım çalışmalarını inceledi. İki tünelin toplam uzunluğunun 8 bin 114 kilometre olduğunu, Manisa ve İzmir arasındaki virajlı yoldan, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bile 'Korkunç Sabuncubeli' diye söz edildiğini hatırlatarak, tünellerin üç yıl sonra açılacağını ifade etti.

Elif DEMİRCİ/DHA