'' Apo'yu sana kargoyla teslim ettiler...''

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm süreci çerçevesinde kendilerini ağır dille eleştiren MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye, "Bugün bu hükümete, ‘Ne verdin de bunu yapıyorsun?’ diye sorarsanız, ’Siz de Öcalan’ı teslim almanız karşılığında hangi sözü verdiniz?’ diye sorarlar adama ve bunun cevabını da kolay kolay veremezsiniz” dedi.

AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından organize edilen “Ankara Teşkilat İçi Eğitim Programı’na” katılan Başbakan Yardımcısı Arınç, AK Parti’nin güçlü bir parti olduğunu, 81 ilin sadece üç tanesinde AK Parti milletvekili olmadığını söyledi.

Diğer partilerden CHP’nin 34 ilde, MHP’nin ise 47 ilde milletvekilinin olmadığını dile getiren Arınç, “Türkiye’nin yarısından fazla bir ilde milletvekili olmayan bir partinin ciyak ciyak bağırmasına aldırış etmeyin. Altında yatan bir sebep var. Ona buna hakaretler savurmasına, onu bunu tehdit etmesine kulak asmayın. Çaresizlik var. Onlar zaten parti olarak Türkiye’yi bölmüşler. Birisinin 34 ilde milletvekili yok, birisinin 47 ilde milletvekili yok. Bundan sonra da olmayacağını çok iyi biliyorlar. Onlar peşinen bu işe razı. Onların kafasında partilerinin bölündüğüne göre Türkiye de bölünmüştür. Onların kafasında Türkiye’nin 34 ve 47 ilde teşkilatları olmadığına göre zaten Türkiye esasen bölünmüştür ama biz bunu diyebilir miyiz, biz Türkiye’nin her yerinde varız. İnşallah Iğdır, Tunceli ve Hakkari’de de milletvekilimiz olacak” dedi. İki seçmenden birisiyken on seçmenden altısının oyunu alacak bir noktada olduklarını kaydeden Arınç, AK Parti’nin bütüncül ve bütünleştirici olduğunu vurguladı.

“SON İKİ YIL İÇERİSİNDE BİN 200 TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ”

Bu kadar büyük başarılara imza atan AK Parti’nin terör sorusunu ne zaman çözeceğinin sorulduğunu hatırlatan Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:

“Güvenlik tedbirlerimiz hiçbir zaman olmadığı kadar iyi. Neler yaptık, istihbaratlar birleşti, asker, polis hepsi bizzat komutanlarıyla, amirleriyle birlikte. Güçlü bir istihbarat ve güçlü bir aksiyon planıyla teröristlere en büyük darbeler son yıllarda vuruldu. Son iki yılın ortalaması bin 200 teröristin ölü geçirilmesidir. Yakalanan ve teslim olanlar hariç ama terör tamamen bitti mi, bitmedi. 30 yıldır geldiğimiz noktada bu kadar güçlü bir mücadele yapmamıza rağmen hala terör bitti diyebiliyor muyuz, hayır.

Bazen işlek bir cadde üzerinde, bazen okulda ve yurtta, bazen çarşının ortasında canlı bomba gibi hayatına son veren, bazen bir otomobilin içerisinde 4 tane genç kızımızı 200’den fazla mermiyle öldürecek kadar vahşi, kan dökmeye devam ettiler. Şimdi güçlü bir iktidar için her şeyi göze alarak bu terör sorunun çözmek elbette önemlidir. Kolay bir iş değil. İçeride ne kadar bir desteği varsa, bu örgütün dışarıda ondan daha fazla desteği var. Yıllar geçmiş, yanlış işler yapılmış ve tamamen kinle doğmuşlar. Öldürmek için geliyorlar, eğer öldüremez dağa tekrar dönerlerse kendilerinin öleceğini çok iyi biliyorlar. İntihar saldırılarına dönüştürmüşler, bütün tedbirleri alıyoruz, yakalıyoruz, yakalayamadıklarımız da eylem yapıyor. Şehitlerimize ağlıyor, gazilerimize üzülüyoruz.”

“DÜŞMAN BİRAZ DA İÇİMİZDE”

Terör sorunun çözülmesi gerektiğinin altını çizen Arınç, sorunu akıllı bir iktidarın çözebileceğini söyledi. Meselenin sadece öldürmek olmadığını, meselesinin sadece heronları uçurmak veya istihbaratı güçlendirmekle de bitmediğini kaydeden Arınç, “Gündüz okulda ders verdiğini zannettiğiniz birisi akşam yüzüne poşu bağlayıp gece eylem yapabiliyor. Düşman biraz da içimizde. O yüzden çok farklı tedbirler almamız lazım. Hamaset nutuklarının atma yeri değil bu, akılcı hareket etmenin yeri. Ne yapabiliriz, bunlara silah bıraktıracak, bunlara eylem yapmaktan vazgeçirebilecek ne yapmalıyız?” dedi.

Terör sorununun çözümü konusunda bir şeylerin yapılması gerektiğini, sadece askeri ve polisi alana sürerek veya tedbirleri daha fazla artırarak sorunun çözülemeyeceğini sözlerine ekleyen Arınç, terör sorunu konusunda topyekun eylemden vazgeçilebileceğini aktardı. İnsanın ben Kürt’üm diyebilmesi gerektiğini, dilini konuşabilmesi gerektiğini ifade eden Arınç, geçmişte durumun böyle olmadığını aktardı.

“ESKİ ASİMİLASYON POLİTİKASI YOKTUR”

Arınç, “Biz ret ve inkara hayır diyoruz. Bu ülkede yaşayan bütün yurttaşlarımızla biz beraberiz. Aynı kaderi paylaşıyoruz. Çanakkale’de nasıl şehit olduysak, milli mücadeleyi nasıl beraber yaptıysak, Cumhuriyeti nasıl beraber kurduysak farklıklarımızı bir zenginlik olarak kabul edeceğiz. Onların dilleri, onları kültürleri hür olacak artık eski asimilasyon politikası yoktur” dedi.

Terörün ırkçılıktan kaynaklandığını söyleyebileceklerinin altını çizen Arınç, “1979’dan bu yana bu bölücü terör örgütü Türkiye’ye çok zayiat verdi. Şehitlerimiz oldu, çok sayıda gazilerimiz oldu. 300 milyar dolar maddi kaybımız oldu. Bölge fakirleşti. Bir iktidar bu sorunu çözecekse 11 yıldan beri başı göğe erecek kadar güçlü olan AK Parti’nin işidir. Efendim sen niye rahatını bozuyorsun, sen yol yapmana devam et. İyi ama ben Yüksekova’ya havaalanı yapıyorum, teröristler bütün makineleri yakıyorlar, işçileri ve mühendisleri kaçırıyorlar. Bu bitmesi mümkün olmayan bir mesele gibi görülebilir. Benim iktidarım döneminde de böyle devam eder, arkası Allah kerim denebilir ama bunu Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti diyemez. Her şeyi çözdünüz, bunu da çözün, diyorsunuz. Bunu çözmek zorundasınız, diyorsunuz. Ayağımızda bir pranga var terör, bundan kurtulmak zorundasınız” diye konuştu.

“ONLAR ‘ATEŞKES’ DİYOR, BİZ KESİNLİKLE BUNU KABUL ETMİYORUZ”

“Yaptığımız her şeye ilaveten acaba Öcalan bunların lideri olarak görülüyor. Kabul etseniz de etmeseniz de ‘onun iradesi bizim irademizdir’ diyen bağlılık bildiren şu kadar insan var” diyen Arınç, “Acaba onun talimat vermesiyle, yol göstermesiyle amacımıza ulaşabilecek bir noktaya gelir miyiz? Amacımıza ulaşacak noktalar nelerdir. Bir; terör örgütü eylem yapmayı bırakacaktır. Onlar ‘ateşkes’ diyor, biz kesinlikle bunu kabul etmiyoruz. Ne ateşkesi? Karşı karşıya gelmiş ordu mu var savaşan, sen bir terör örgütüsün, olsa olsa silahını bırakıp eylemden vazgeçersin. Amacımızın birincisi artık eylem yapılmamasıdır. Bu dört aydan beri var. İkincisi; silahlarını bırakarak veya silahlarını alıp ülke dışına çıkmalarıdır. Şimdi onuda kabul ettiler. Yurt dışına çıktıktan sonra tamamen örgütün silahlardan arındırılması ve terör eylemlerine veda etmesi, varsa fikirlerinin konuşulması, silahların tamamen susmasıdır. Şimdi siz böyle bir projeye hayır diyebilir misiniz. Hayır diyemezsiniz” şeklinde konuştu.

“ŞEHİT CENAZELERİ GELMEDİ DİYE SOKAKLARDA NARA ATAN 3-5 KİŞİ OLABİLİR”

Dört aydır Türkiye’de silah atılmadığı gerekçesiyle şehit cenazesinin olmamasından dolayı sokaklarda nara atamadık diye üzülen birkaç kişinin olabileceğini dile getiren Arınç, 75 milyon insanın ne kadar mutlu olduğunu bildiklerini ifade etti. Terör sorunu bitmiş bir ülkenin tadından yenmeyeceğini sözlerine ekleyen Arınç, huzurun ve barışı tahsis etmenin güzelliğinden bahsetti. Terör örgütü üyelerinin silah bırakma şartlarının altında bir şeylerin arandığını vurgulayan Arınç, “Ne var arkadaş? Her şeyin bir zamanı var. Zamanı gelmeden çiçekler bile açmıyor. Zamanı gelmeden olmasını arzu ettiğiniz hiçbir şey olmuyor. Örgüt bu noktaya gelmişse bir sebebi vardır. Hükümet bu noktaya gelmişse bir sebebi vardır. Sağına soluna bak bakalım. İki sene önce 2 bin 500 militanını kaybetmiş bir örgüt böyle bir anlaşmaya veya böyle bir yol haritasına bağlı kalmaya çalışıyorsa, dış desteklerini kaybetmişse, içeride halkın desteği azalmış, son yakalamalarla, yer göstermelerle örgütünün beynindeki insanların hepsinin telef olmuşsa bunun bir sebebi vardır. Ne yapmamızı istiyorsunuz, örgüt dile gelsin de aman mı dilesin? Yeri mi öpsün, ayaklarımıza mı kaparsın.

Böyle bir şey olabilir mi, aklınızı kullanın biraz. Bir şey var ki, bunlar oluyor. Dört aydır oluyor. Karşımızda bir örgüt var, bu örgütün ne zaman ne yapacağı belli değil. Öcalan’ın söylediklerine ne kadar uyacaklar, nerede bir dönüş yapacaklar, nasıl bir sabotaj olacak diye 1999 yılında resmen yaşandığı gibi bir şey olacak. Yeter ki gözümüzü açalım. Dikkat edelim, yolumuza bakalım. Çıkacağız diyorlar, kolay bir şey mi bu terör örgütü için. Yani onların resmi geçit mi yapmasını bekliyoruz? Şöyle bir tank kuralım, tribün yapalım önümüzden resmi geçit yaparak geçsinler. Böyle bir şey düşünülebilir mi? Bizlere el sallayarak mı gitmelerini arzu ediyorsunuz.

Adam, ’Silahlı unsurlar çıkacaktır’ diyor. Başkası soruyor, silahlar ne olacak diye. Cevap sorunun içinde gizli kardeşim, cevap sorunun içinde gizli. Adam, ’Silahlı unsurlar çıkacak’ diyor, eline mi alacak, omzuna mı alacak, belinde mi tutacak orasını karıştırma ama, ’Silahlı unsurlar çıkacak’ diyor cahil adam. Niye anlamak istemiyorsun, niye deşiyorsun altını?” şeklinde konuştu.

“SEN KİMSİN YA?”

MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye göndermede bulunan Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bugün esen, gürleyen, sokaklarda bas bas bağıran Bahçeli, 3.5 sene bakanlar kurulu sırasında Mesut Yılmaz ve rahmetli Ecevit arasında kaşını kaldırmadan, gözünü sağa sola çevirmeden, bir harekette bulunmadan yaşadı.

Bir şey sorduğumuz zaman da cevabını vermezdi. Şimdi Bursa’da, İzmir’de gürlüyor. Bu gürlemeleri o zaman yapacaktın kardeşim. Sen Apo’yu yakalamadın, Apo’yu sana kargoyla teslim ettiler. Ve sen onun nimetiyle 18.5 oy aldın ama 3.5 sene sonra da 8.5’e düştün. O yakalamayla yüzde 21.5 aldı DSP, daha sonra yüzde 1.5’e düştü.

Milleti enayi mi zannediyorsun sen? Millet sana oyunu ve notunu vermiş. 1999 yılında yakalandı geldi, sonra adam ölüm korkusu içerisinde, kanunlara göre idam konuşuluyor ama unutma bugün bu hükümete, ‘Ne verdin de bunu yapıyorsun?’ diye sorarsanız, ’Siz de Apo’yu teslim almanız karşısında hangi sözü verdiniz?’ diye sorarlar adama ve bunun cevabını da kolay kolay veremez. Bugün bize çamur atmaya kalkanlara 10 sene öncesini hatırlatmak da bizim görevimiz. Hükümette kalabilmek için, ’Biz bunu kesinlikle idam etmeyeceğiz’ sözünü eğer hükümet ortakları vermişse, Rahşan Ecevit de zaten seni istemiyordu, ‘Bu katillerle ne işimiz var?’ diyordu, niye o zaman o hükümetle 3.5 sene durdun sen?

Kaşını kaldırmadın, gözünü oynatmadın. Bize cesaret öğretecek noktada mısın sen. Biz ne günlerden geliyoruz. Ateş çemberinden geliyoruz. Sen kimsin ya? Seni dikkate alan ve değer veren kim var ki ne verdiler bunlar diye soruyorsun. Aklımız var bizim. Yaptığımız işi iyi biliyoruz. Tek amacımız Türkiye terörden kurtulsun. Sen bunu başaramadın.”