Nadal'ı yenen Tenisçi

Kültürpark Tenis Kulübü Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi tenisçilerden olan Ergun Zorlu’yu takıma kattı. Liglerde final hedefleyen Kültürpark Tenis Kulübü'nün başkanı Osman Savran her zaman öncü, önde ve lider olmanın heyecanı ile gençlere örnek olacak bir sporcuyu transfer etmenin mutluluğunu yaşadıklarını ve liglerde en üst sıraları hedeflediklerini belirtti.

Geçen sene ATK adına yarışan Ergun Zorlu Kültürpark gibi köklü bir kulübe transfer olmaktan mutlu olduğunu belirterek, başantrenör Mustaf Azkara ile birlikte çalışmak ve oynayacak olmanın kendisi için büyük onur olduğunu belirtti. Daha önce tenis oynayan iki ağabeyinin vasıtasıyla 5 yaşında ENKA Spor Kulübü'nde tenis sporuna başladığını ve 12-14-16-18 yaş gibi çeşitli kategorilerde milli takımda yer aldığını anlatan Zorlu, şu anda da (A) milli takımda Türkiye'yi temsil ettiğini belirterek, “2010 yılı Türkiye şampiyonuyum, 2011 yılı Kış Kupası Türkiye şampiyonluğum var. Onun dışında diğer yaş gruplarında da tek ve çiftlerde Türkiye şampiyonluklarım bulunuyor. Yaklaşık 21 yıldır bu spora hizmet veriyorum dedi.

Zorlu, 2001 yılının Ekim ayından Kasım ayı ortalarına kadar İspanya'da kaldığını ifade ederek, “Bir ağabeyim, tenis akademisinde eğitim almam, antrenman yapmam için beni oraya davet etmişti. İspanya'da Nadal'ın memleketi Mallarco şehrine gitmiştim. Nadal'ın kulübünde özel bir turnuva vardı. Hocamız da beni oraya yazdı, oynamam için beni teşvik etti. Kuralar çekildi ilk turda Nadal ile eşleştim. Tabii o zaman böyle güçlü değildi. O zaman daha zayıftı. Ben 16 yaşandıydım, o ise 15 yaşındaydı. Çıktık sert zeminde oynadık. 7-5 ve 6-4'lük setlerle ben kazandım. Öyle güzel bir anı kaldı benim için. O dünyada bir numara şimdi, ben de ülkemizin en iyi tenisçilerinden biriyim” diye konuştu.

”Nadal gibi sporcular yetişir”

Türkiye'de Nadal gibi sporcuların yetişebileceğini söyleyen Zorlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Birçok arkadaşlarımız var. Zamanında Federer ile Djokoviç ile oynamışlar. Bir dönem bu sporcularla gerçekten aynı seviyedeyiz, aramızda çok büyük fark olmuyor. Onlar biraz üstün olabilir ama aman aman fark olmuyor. Ondan sonra onlar maçı kaybetseler de profesyonelce çalışmalarına devam ediyorlar. Eğitimi, hizmeti ona göre alıyorlar, duygusal bakmıyorlar. Biz de biraz daha amatör baktık. Şimdi bu mantık, bu düşünce değişmeye başladı. Profesyonel düşünce oluşmaya başladı, imkanlar arttı. Belki 5 yıl 10 yıl sonra daha fazla Türk sporcu göreceğiz, ilk yüze belki iki tane sporcu sokacağız, belki 5 tane. Bunu ilerleyen zamanlarda gerçekten göreceğiz.”