Şifaya İzmir'de kavuştu

Geçirdiği akciğer kanseri nedeniyle sağ akciğeri tamamen alınan İnci Telengil (67), tam bu hastalığı atlattım derken, bir de kalp sorunu yaşamaya başlayınca hayatı kabusa döndü. Çok riskli olduğu için İstanbul’da hiçbir hastanenin ameliyatını üstlenmediği Telengil, memleket hasreti gidermek için geldiği İzmir’de şifasına kavuştu.

İzmirli İnci Telengil (67) yıllarca içtiği sigaranın bedelini sağ akciğerini tamamen kaybederek ödedi. Emekli olduktan yıllar sonra akciğer kanserine yakalanan Telengil, iki kez operasyon geçirdi ve sağ akciğeri tamamen alındı. Ancak tam bu hastalıktan kurtuldum diye sevinirken Telengil’in bu kez kalbinde sorunlar başladı.

Telengil’in kalp kapakçığının değişmesi gerekiyordu, ancak zaten akciğerlerinden bir tanesi alınmış olan hastanın ameliyatını hiçbir hastane üstlenmek istemedi. “İstanbul’da gerek kamu gerek özel dolaşmadığımız hastane kalmadı” diyen Telengil, yaşadığı süreci şöyle anlattı: “Açık kalp ameliyatında yüzde 20 ölüm riski var dediler. Sizi yoğun bakımdan çıkaramayız dediler. Ben çaresiz kaldım, ben İzmirliyim, “hadi dedim memleketime bir gideyim, İzmir’imi bir göreyim sonra ameliyata karar vereyim’ dedim. Bu arada araştırmalarımız devam ediyor ve bu araştırmalar sonucunda bu tür ameliyatları TAVI denilen yöntem ile yapan Şifa Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Talat Tavlı’ya ulaştık. Talat Hocanın yüzünü gören zaten ameliyattan korkmaz. Ben moralli bir insanım ama doktor karamsar olsaydı korkup vazgeçebilirdim. Bana cesaret verdi. O güler yüzü, sempatik hareketleri, bütün ekibi de öyle… Hemen ameliyata karar verdim, girdim çıktım. Ne olduğunu bile anlamadan bitti. Her şey fevkalade güzel geçti, şimdi çok iyiyim.”

BU BENİM İKİNCİ BAHARIM

 

İzmirli ve tam bir İzmir aşığı olan Telengil, yazılımcı oğlu Melih Gümüşçay’ın işi nedeniyle son 6 yıldır İstanbul’da yaşadığını da belirterek, “6 seneden beri oğlumun yanında İstanbul’da bulunuyorum. İşte kısmet; iyi olacak hasta doktorunu buldu. Daha evvel tekel sigara fabrikasının muhasebesinde çalışıyordum. Oradan emekli oldum. Tabi o yıllarda sigara da içtik, o bizim sonumuzu hazırladı. Bu kadar sıkıntı vereceğini bilse insan hiç içer mi? 2,5 sene önce akciğer kanseri geçirdim. Birinci kanser ameliyatı oldum sağ akciğerden bir lopu aldılar, senesine doğru bronş kanseri oldum aynı yerden ve tek ciğer söndü, sönünce sağ akciğeri tamamen aldılar. O hastalıktan kurtulduk bu sefer de bir kalp tetiklendi. Tek ciğerli olduğum için hiçbir hastane bu kalp ameliyatını üstlenmedi. Ameliyattan çıksan, yoğun bakımdan çıkamazsın dediler, hatta sen narkoz alamazsın, anjiyo bile olamazsın dediler. Ben dedim çaresiz kaldım, ağlıyordum. Oğlum ‘çareler tükenmez, araştırırız’ dedi. Güzel araştırdı ve en son buraya geldik. Bir de ben hayatı çok seven bir insanım. İkinci bahar derler ya şimdi bu benim hem ikinci baharım hem de ikinci hayatım oldu” şeklinde konuştu.

“TÜM RİSK FAKTÖRLERİNİ DEĞERLENDİRDİK”

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Zungur, Yrd. Doç. Dr. İhsan Sami Uyar, Uzman Dr. İlker Gül, Yrd. Doç. Dr. Veysel Şahin, Yrd. Doç. Dr. N. Batuhan Tamcı ve Yrd. Doç. Dr. Ertan Damar’dan oluşan ekiple hastanın aort kalp kapağını TAVI (Transcatheter Aortic Valve Implantation-Kateter Yöntemi ile Aort Kapak Takılması) yöntemi ile değiştiren Şifa Üniversitesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Talat Tavlı, operasyonu şöyle anlattı:

“Doğrusu hastayı muayene ettiğimizde, evet riski olan bir hastaydı. Ancak operasyon için şans tanınacak bir hastaydı. Biz de hastanın bütün akciğer ve kalp fonksiyonlarını tekrar baştan değerlendirdik ve kansız yöntem denilen TAVI yöntemi ile müdahale etmeye konseyde karar verdik. Burada kalp damar cerrahları ile biz kardiyologlar hep beraber toplanarak, hastanın risk profilini çıkardık. Hakikaten bu kapağın, ameliyatsız TAVI denilen yöntemle değiştirilmesinin uygun olacağı kararına vardık. 2-3 günlük bir hazırlıktan sonra 25-30 dakika süren çok başarılı bir işlemle kalp kapağını değiştirdik. Ameliyat sonrası seyri de çok iyi geçti. Hastamız fevkalade çabuk toparlandı ve 3. gününde de taburcu ettik.”