Borçlu değiliz, alacağımız var

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Türkiye Cumhuriyeti hazinesi net olarak dışarıya borçlu değil, 44.4 milyar lira alacağımız var. Döviz varlıklarımızla borçlarımızı karşılaştırdığımız zaman dünyadan yaklaşık olarak 30 milyar dolar civarında alacaklıyız" dedi. TBMM ile Dünya Bankası’nın ev sahipliğinde Rixos Otel’de düzenlenen ’Uluslararası Kamu Mali Yönetim Çalıştayı’na katılan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ’Türkiye’de Kamu Mali Yönetim Reformu’ konulu sunum yaptı. Kamu mali yönetim reformları denilince büyük bir anlayış değişikliğinin yaşandığına işaret eden Şimşek, Türkiye’de eskiden merkezi, hiyerarşik ve kural odaklı bir yaklaşımın var olduğunu söyledi. Şimşek, bunun zamanla test edilerek arzulanan sonuçları doğurmadığına dikkati çeken Şimşek, bunun yerine AK Parti Hükümetleri döneminde vatandaş odaklı, şeffaf, performansa dayalı ve hesap verilebilir yeni bir anlayış üzerine kamu mali yönetimini oturttuklarını ifade etti. Yeni bir anlayış içerisinde bu reformların yapıldığını hatırlatan Şimşek, siyasi ve yönetsel sorumluluğu ayrıştırdıklarını dile getirdi. Bakanlar ve üst düzey yöneticilerin daha çok politika oluşturmaya odaklandığını söyleyen Şimşek, dolayısıyla günlük mikro düzeydeki işlerin yönetimine daha az müdahalenin söz konusu olduğunu ifade etti. Şimşek, kamu idareler kamu idarelerine daha fazla yetki ve sorumluluk verildiğini belirterek, "Eskiden daha çok sorumluluğu maliye bakanlığı yönetsin’ yaklaşımı yanlıştı. Maliye Bakanlığı’nı günlük uygulamalardan çektik. Kamu idarelerini kendi bütçelerinin sahibi yaptık. Önemli ölçüde esneklik sağladık. Ama en önemli değişim, bu dönemde orta vadeli bir yaklaşım içerisine girdik yani kısa vadeden orta vadeye geçiş. Orta vadeli bakışla birlikte orta vadeli mali planlar hazırlardık ve 3 yıllı bütçelere geçtik. Bu şu anlamda önemli, birer yıllık bütçelerin orta vadeli bir perspektif üzerine oturtulması önemli bir kazanım" diye konuştu. Siyasi istikrarla beraber orta vadeli bir yaklaşımın çok daha doğru bir noktada olduğuna dikkati çeken Şimşek, bütçe uygulamalarına bakıldığı zaman geçmişte bütçe içi ve dışı birçok fon olduğunu ve hatta fonların dışında zaman zaman kamu bankalarının bilançolarının da ayrı bir bütçe olarak kullanıldığını söyledi. Bu noktada bütçeyi anlamanın ve takip etmenin imkansız olduğunu belirten Şimşek, devletin resmi bütçesinin toplam kontrol edilen kaynakların az bir kısmını yansıttığını bildirdi. Bütçeye bakarak, Türkiye’yi değerlendirmenin neredeyse imkansız olduğunu ifade eden Şimşek, "Bütçe içi ve dışı fon uygulamalarını birkaç istisna hariç tamamını kaldırdık. Dolayısıyla bütçe devletin gelir ve harcama resmini çok daha sağlıklı bir şekilde yansıtmaya başladı. Bu anlamda bütçe birliğini sağladık ve analitik bütçe sınıflandırmasına bu dönemde geçtik. Bütçe uygulamaları denilince aklımıza performans esaslı bütçe geliyor. Plan-bütçe ilişkisini eskiden zayıftı. Plan-bütçe ilişkisini güçlendirdik. Hükümetin öncelikleri kamu idarelerinin öncelikleri haline geldi" dedi. Asgari ücret üzerinden verginin ciddi şekilde azaltıldığına dikkati çeken Şimşek, "Ailenin sosyal yapısına bağlı olarak yani ’kaç çocuklu olduğuna, eşi çalışıp çalışmadığına’ bağlı olarak biz asgari ücret üzerindeki gelir vergisi yükünü de sıfırladık. Bugün 4 çocuklu eşi çalışmayan bir asgari ücretli ’sıfır gelir vergisi’ veriyor. ’3 çocuklu eşi çalışmayan’ ise 0.7 veriyor. Dolayısıyla gelir vergisinde de çok önemli mesafeler katettik. Ortalama ücretler üzerindeki vergi yükü hala biraz yüksek o da prim yükünden kaynaklanıyor. Onu da aslında biz 2008’de 5 puan indirdik. Daha da indirmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu. "Artık devletin dış dünyaya borcu yok” diyen Şimşek, şunları kaydetti: “Türkiye Cumhuriyeti hazinesi net olarak dışarıya borçlu değil. Net olarak dışarıdan 44.4 milyar lira alacağımız var. Yani, bizim döviz varlıklarımızla borçlarımızı karşılaştırdığımız zaman hazinemiz dünyadan yaklaşık olarak 30 milyar dolar civarında alacaklıyız. Eskiden faiz bütçeleri vardı. 2002’de 100 liralık vergi topluyorsak bu 100 liralık verginin 86 lirası faize gidiyordu. Bugün devletin faiz giderlerinin milli gelire oranı yüzde 3.4’e ve vergi gelirleri içerisindeki payı da yüzde 16-17’ye kadar düştü. Yatırım harcamaları arttı.