Cami-Cemevi Projesine Kılıçdaroğlu yorumu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Cami-cemevi projesine ilişkin soruya, “Dini siyasette kullanmak, dine yapılacak en büyük kötülüktür. Allah ile kulun arasına kimsenin girmediği öngörülen dinde araya birilerinin girip dine yön vermelerini doğru bulmuyoruz. Herkesin inancına saygılıyız. Çatışarak, çatışma kültürüyle doğruları bulamayız” şeklinde karşılık verdi.

 

Kılıçdaroğlu, Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde tedavisine devam edilen önceki Çalışma Bakanlarından Ali Rıza Uzuner’i CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal ile birlikte ziyaret etti. Uzuner’in ailesi ile görüştüğünü de belirten Kılıçdaroğlu, acil şifa dileklerinde bulunduklarını söyledi.Ziyaret sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin “Demokratikleşme Paketi üzerinde çalışılıyor. Dün bir toplantı yapılacaktı iptal edildi ve bunun nedeni olarak da BDP’nin İmralı’ya yapacağı ziyaret gösterildi. Demokratikleşme Paketi’nin Salı günü açıklanması bekleniyor. Sizin bu konuya bakış açınız nedir” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu şunları söyledi:“Daha önce de söylemiştim masanın bir ucunda Abdullah Öcalan, diğer ucunda Recep Tayyip Erdoğan var. İkisi görüşüyorlar, pazarlık yapıyorlar. Toplumun ilgisi yok, haberi yok. Nasıl bir demokratikleşme paketi haberimiz yok. Demokratikleşecek ama Türkiye halkının bundan haberi yok. Böyle bir demokratikleşme anlayışını biz kabul etmiyoruz. Eğer gerçekten demokratik olacaksa, bu paketin kamuoyuna açıklanması, paylaşılması, tartışılması, düşünürlerin görüşlerinin değerlendirilmesi gerekir. Sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini bildirmesi gerekir. Öyle anlaşılıyor ki bunlar kendi aralarında oturdular pazarlık yaptılar. Bir iki noktada kuşkular var onları da giderecekler apar topar parlamentodan geçirip yasalaştıracaklar ve böylece Türkiye demokratikleşmiş olacak. Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki engel 12 Eylül askeri rejiminin getirdiği yasalardır. Bu yasalar değişmeden Türkiye’de sağlıklı bir demokrasi olmaz.”Yasalarla kılık kıyafetin düzenlenemeyeceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Kılık kıyafet düzenlenmesiyle ilgili yönetmelikler var. Şu anda uygulanıyor zaten. Paket olmadan, kamuoyuna açıklanmadan görüş bildirmek çok doğru değil. Önce bakalım neyi açıklayacaklar, pazarlıklar ne oldu, uzlaştılar mı uzlaşmadılar mı bunları göreceğiz; ondan sonra da kararımızı vereceğiz” diye konuştu.

“BİR BAŞBAKANIN ELİ KİRLİ OLMAZ”

Bir diğer gazetecinin, “Başbakan’ın Mısır ziyaretiyle ilgili partinize, milletvekillerinize yönelik ‘hangi sıfatla oraya gidiyorlar’ diye bir soru yöneltti bunu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Kendisi Başbakan olmadan önce pek çok yurttaşı ziyareti yaptı. Hangi sıfatla gitti. Önce onun hesabını versin. Biz Mısır’a da Irak’a da Suriye’ye de halkımızdan aldığımız yetkiyle gidiyoruz. Bölgemizde savaş olmasın istiyoruz. İnsanlar birbirini öldürmesin diyoruz. Bana söyler misiniz savaş kışkırtıcılığı yapan bu Başbakandan başka bir siyasi lider var mı? Yok böyle bir şey herkes barış istiyor. Bizim ki savaş ister. Bir Başbakanın eli kirli olmaz. Eline silah verip Suriye’ye gönderiyorsunuz git kardeşini vur diyorsunuz. Eli kirli yetmedi şimdi di dili kirli” şeklinde konuştu.

BDP’NİN BOYKOT ÇAĞRISI

BDP’nin ana dilde eğitim olmadığı için yaptıkları boykot çağrısını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Çocukları siyasete malzeme etmek hiç doğru değil. Bunlar bizim çocuklarımız. O çocukları alıp siyasete malzeme etmenin hiç bir anlamı yoktur” dedi.

28 ŞUBAT SORUŞTURMASI

Kılıçdaroğlu, gazetecilerin “28 Şubat soruşturmasıyla ilgili Başbakan’ın bunun sivil kanadının da olduğuna ilişkin açıklamalarda bulunması üzerine ardından Aydın Doğan ve Koç Grubuna gelen soruşturma başlatılması sürecine yönelik ne düşünüyorsunuz” sorusuna da şu cevabı verdi:

“Hitler’in Almanya’sında, Hitler bir şey söyler ertesi gün bütün milletvekilleri ve bürokrasiler onu yerine getirmek için yarışırlardı. Benzer bir uygulama 2013 Türkiyesi’nde var. Recep Tayyip Erdoğan bir şey söylüyor; onun milletvekilleri, bürokratları, savcıları söylemlerini yerine getirmek için çaba harcıyorlar. Türkiye’de gelinen nokta bu maalesef. Demokrasi açısından son derece riskli. Yargılamalar siyasetin istekleri üzerine yapılırsa o zaman Türkiye’de yargı bağımsızlığından söz edilemez. Zaten de söz etmiyoruz. Yargı tümüyle siyasi iktidarın elinde.”

CHP’Lİ VEKİLLER ARASINDAKİ GERGİNLİK

Anayasa Komisyon çalışmalarında Atilla Kart ile Süheyl Batum arasında maddeler üzerinde görüş ayrılığı yaşanmasının değerlendirilmesini isteyen gazeteciye Klıçdaroğlu, “Anayasa komisyonunda 4 siyasal parti var. Bunlar bir araya gelip tartışıyorlar. Görüş bildirmek, tartışmak ne zamandan beri ayrışma oldu. İnsanlar düşüncelerini o komisyonda düzgünce dile getirecekler. Bundan halkımız kazanacak” ifadelerini kullandı.

“CAMİ-CEMEVİ PROJESİ”

Son olarak sorulan “Cami-cemevi projesini nasıl değerlendirirsiniz” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Dini siyasette kullanmak, dine yapılacak en büyük kötülüktür. Allah ile kulun arasına kimsenin girmediği öngörülen dinde araya birilerinin girip dine yön vermelerini doğru bulmuyoruz. Herkesin inancına saygılıyız. Çatışarak çatışma kültürüyle doğruları bulamayız” dedi.