Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Batılı pek çok ülkenin yapılan darbeyi destekleyici yönde açıklamalar yapması, açıkça olan darbeyi darbe diye nitelendirememesi onların yıllarca siciline kaydedilecek büyük bir ayıp” dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen iftar yemeği programı ATO Congresium’da yapıldı. MÜSİAD Başkanı Nail Olpak’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen programa, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Bekir Bozdağ ve Ali Babacan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve çok sayıda iş adamı katıldı.
MISIR DARBESİ VE BATI’NIN TAVRI
Başbakan Yardımcısı Babacan iftar yemeğinin ardından yaptığı konuşmasında Mısır’da yaşanan olaylar ve çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Batının demokrasiyi sadece kendisi için değil dünyanın her yerinde savunması gerektiğini belirten Babacan, “Son yaşadığımız Mısır olayı akıllara durgunluk verici durumda. Batılı pek çok ülkenin yapılan darbeyi destekleyici yönde açıklamalar yapması, açıkça olan darbeyi darbe diye nitelendirememesi onların yıllarca siciline kaydedilecek büyük bir ayıp” şeklinde konuştu.
Seçimle iş başına gelen bir Cumhurbaşkanını görevden sadece halkın oyla alabileceğine işaret eden Babacan, bunun dışındaki her türlü hareketi darbe olarak nitelendirdiklerini söyledi.
KÜRESEL KRİZ VE TÜRKİYE EKONOMİSİ
Babacan, 22 Mayıs tarihinden itibaren dünya ekonomisi ve içinde bulunulan krizin yeni bir safhaya girdiğine dikkati çekerek, “Bu safha özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerinde oldukça etkili olmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin piyasalarında ciddi derecede dalgalanmalar yaşandı. 22 Mayıs tarihinden itibaren baktığımızda Hindistan, Kore, Brezilya ve Rusya gibi pek çok ülkede borsa endeksleri düştü, yerel paralar değer kaybetti. Son 1,5 ayda bizim piyasada yaşadığımız aslında dünyanın pek çok ülkesinde yaşanıyor” dedi.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecine ilişkin de açıklamada bulunan Ali Babacan, “Çözüm sürecinin özü, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin, dili, dini, ırkı ne olursa olsun temel hak ve özgürlüklerden doyasıya faydalanmasıdır. Yine etnik kökeni ne olursa olsun, devletin vatandaşı aynı samimiyette kucaklayabilmesidir, işin özü bu. Herkesin aynı sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekiyor” diye konuştu.