Gizli belge tutuklularına 'tutsak'

İzmir 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Nisan'da başlayan 49'u muvazzaf 72'si tutuklu 357 sanığın yargılandığı 'Gizli bilgi ve belge' davasında bugünkü duruşmayı CHP milletvekileri de izledi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan,  gazetecilere açıklama yaparken, davanın tutuklu sanıklarını 'esir' ve 'tutsak' olarak niteledi.

Tezcan, “İçeride gördük, çok net biçimde emniyet binalarında hazırlanan sahte dijital delilerle TSK'nin en önemli kadroları, komutanları bugün yüz kızartıcı ahlaksızca bir iftirayla, fuhuş iftirasıyla asker için atılabilecek en büylük iftira ve yalancı casusluk iftirasıyla başlatılan soruşturma sonucunda şu anda esir alınmış durumdalar” dedi.

Bugün görülmeye başlanan ve cuma gününe kadar aralıksız sürecek olan duruşmada, tutuksuz yargılanan Amfibi Görev Grup Komutanı Tümamiral Ercüment Tatlıoğlu, ifade verdi.

Tümamiral Tatlıoğlu, “Suçsuzum beraatimi istiyorum. İddia edilen örgüte verdiğim söylenen romörkorle ilgili belge hiçbir gizliliği ve güncelliği olmayan bir belgedir” dedi. Sanık avukatı Nevzat Güleşen de, müvekklinin beraatini talep ederek, gerekirse Savunma Sanayi Müşteşarı Murad Bayer'i tanık olarak dinlenmesi için talepte bulunacaklarını belirtti.

DİLİ SÜRÇTÜ

Duruşmaya ara verilmesinin ardından, içeride davayı izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Milletvekilleri Erdal Aksünger, Musa Çam, Nurettin Demir, Özgür Özer, Tufan Köse ve İl Başkanı Ali Engin ile Parti Meclis üyeleri ile birlikte basın açıklaması yaptı.

Tezcan, konuşmasına başlarken, dili sürçmesi sonucu kendini CHP Genel Başkanı olarak tanıttı. Daha sonra Genel Başkan Yardımcısı diyerek bu hatasını düzelten Bülent Tezcan, “Bugün kamuoyunda askeri casusluk diye bir iftiradan adını alan gerçekle ilgisi olmayan davanın duruşmasını izlemek üzere geldik. Sizler de biliyorsunuz bu dava uzun süre soruşturması devam etmiş, iddianamesi hazırlanmamış, sanıkların uzun süredir iddianamesiz tutuklu kaldığı bir dava idi. Şimdi savunmalara devam ediliyor” dedi.

  "AHLAKSIZ BİR İFTİRA"

 Tezcan, “Türkiye son dönemde özellikle yargı eliyle soruşturma makamları eliyle, emniyet eliyle yoğun itibarsızlaştırma kampanyası yürütülmektedir. İçeride gördük, çok net biçimde emniyet binalarında hazırlanan sahte dijital delilerle TSK'nin en önemli kadroları, komutanları bugün yüz kızartıcı ahlaksızca bir iftirayla, fuhuş iftirasıyla asker için atılabilecek en büylük iftira ve yalancı casusluk iftirasıyla başlatılan soruşturma sonucunda şu anda esir alınmış durumdalar. İçerideki komutanlar ve sanıklar aslında tutuklu değil. Tutukluluk bir hukuki kavramdır, önlemi ifade eder oysa bu soruşturmanın başından bu yana hiçbir hukuki dayanağı olmayan sahte delillerle içeriye atılan yurt severleri görüyoruz. Siyasi bir proje ile içeri atıldıkları için onlar tutsaklardır. Mayıs ayında evde yapılan aramada bulunduğu iddia edilen flash bellekle eylül ayına ait kayıtlar bulunuyor. Bunu sahte olduğunu anlamak için hukukçu, hakim olmaya gerek yok. Bunu açıkca sokaktan geçen vatandaşa sorsanız bu sahteciliği görebilecek anlayacak durumdadır” dedi.

DONANMA YOK EDİLMEK İSTENİYOR

Bugün Türkiye'de milli silah sanayini ve savunma sanayini kurma konusunda en yetenekli kadrolar içeride tutsak alınmış durumda olduğuna değinen Bülent Tezcan, “TSK'nın kadroları bu iftiralarla bu hesaplaşmanın kurbanı olarak içeride tutululuyorlar. Karadeniz ve Ege hakimiyetinde Türk donanmasının gücünü kırmak için, Türkiye'de Milli Gemi Projesi'nden tutun birçok önemli projeye imza atan bu gencecik beyinleri, kadroları yok etmek için kurulan tezgaha ne yazık ki Türkiye'nin etkili ve yetkili devlet kadroları da bir şekilde işin içine katılarak bir operasyon yürütülmektedir. Biraz önce amiralin savunmalarını dinledik. Bir örgütten bahsedilirken komutanla diğer bir komutanın sadece telefonla görüşmüş olması ikisi arasında örgüt üyeliğinin delili olarak dosyaya konmuş. Ne konuştukları belli değil, sadece görev nedeniyle birbirleriyle görüşen insanların görüşme kayıtları var diye örgüt üyeliğinden içeri alınmışlar” diye konuştu.

AYNI YALANLAR

Balyoz davasından Ergenekon'a kadar Kafes'ten, donanma davasına kadar bugün askeri casusluk davasında da aynı yalanların devam ettiğini öne süren Tezcan şöyle devam etti:

“Dikmen Polis Merkezi'nin 5 katında üretilen dijital deliller hukuka aykırı arama karalarıyla sanıkların evlerinde yapılan aramalarda önceden belirlenen yerlere konarak bulunmuş gibi göstererek doğrudan doğruya sahte dijital delilerle bir sürek avı yaşanmaktadır. Bu hukuksuzluğa tahümmül etmek, bir insan olarak bu hukuksuzluğu vicdanı kanamadan izleyebilmek mümkün değil. Bütün toplumun dikkatini çekmek zorundayız.

Siyasetçisiyle hukukçusuyla basınıyla medyasıyla yurtseverleriyle burada bir kırım yaşanıyor. Silivri'den başlayıp Hasdal'da, İzmir'de Ankara Sincan'da, doğrudan doğruya planlı bir operasyonla kırım yaşanıyor. Bu ülkenin yurtsever askerleri, en kaliteli yurtsever çocukları cezaevlerinde aylardan beri tutuklu ve Türkiye Cumhuriyeti bunların hizmetinden mahrum kalmış durumda.

TSK'nnın komuta kademesini bu operasyonlarla şekillendirmeyi planlayanlar amaçlarına kısmen de olsa ulaşabildiklerini sanıyor olabilirler. Ama hiçkimse unutmasın bu adaletsizlik ve hukuksuzluk kimsenin yanına kalmayacak. TSK'da bu tasfiye operasyonunun sonuçlarını ortadan kaldıracak bütün adımları siyasetin atması gerektiğine inanıyoruz. Şimdi mahkemeden adaletli olmasını bekliyoruz. Yargılanması gereken ama bugün dışarıda olan çete mensupları birgün burada bütün Türkiye'nin gözü önünde yaptıklarının hesabını verecekler. Cuma günü mahkeme taleplerle ilgili bir karar vereceklerdir. Hakimlere sesleniyorum, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonraki hallerini hatırlasınlar, yeminlerini hatırlasınlar ve bu adaletsizliğe hukuksuzlağa son verecek tüm tutsakları serbest bıraksınlar.”

Tutsak: Savaşta ele geçen düşman, esir (TDK)