Orta Asya kültürü Manisa'da yaşatılıyor

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, haberegeli.com yazarı Prof. Dr. Namık Açıkgöz, Orta Asya kültürünü yaşatmak, Türk kültürünü yeni nesillere aktarmak amacıyla Manisa'da kurulan çadırı yazdı.

Fotoğraflar eşliğinde Prof. Dr. Açıkgöz'ün izlenimleri:

Kültür yeniden üretebiliyorsa daha değerlidir. Büyük kültürler, kendilerini yeniden üretme yollarını tıkamazlar; devamlı bir devingenlik ve evrilme süreci yaşarlar.

Yunus Emre’nin birey için söylediği,

“Her dem yeniden doğarız

Bizden kim usanası”

Mısralarında da olduğu gibi, her şey her an değişmekte ve gelişmekte; herşey her an kendini tazelemektedir. Kendini tazelemeyen herşey, yok olmaya mahkûmdur. Bugünlerde, hiç beklemediğim bir kültür unsurunun, kendini tazelemeyi başaran biri tarafından hayata geçirildiğini gördüm ve gerçekten çok heyecanlandım.

Beni heyecanlandıran “tazeleme” haberi ve görüntüleri, memleketim Manisa’dan geldi. Manisa aktivistlerinden Mustafa Pala, aktivistliği sadece lafta bırakmayıp hayata da geçirme başarısı gösteren bir kişi.

Manisa merkezde inşa ettikleri Simge Sitesi’nin ortasındaki müşterek alana özgün bir Orta Asya çadırı kurmuş. Manisa’da kooperatifçiliği ile bilinen Mustafa Pala, tasarımlarını bizzat kendisinin yaptığı sitelerle bilinirdi ama şimdi bir yurt çadırı (otağ) ile çıktı kamuoyunun karşısına.

Bu tür yurt çadırları, Emirdağ yöresinde yaygınmış vaktiyle ama şimdi sadece göstermelik olarak kuruluyor zaman zaman.

Emirdağ’da “Topakev” veya “Alayçık/Aleyçik” denen bu çadırların kaplama malzemesi keçe. Orta Asya’da da keçe kullanılmaktadır hâlâ. *** Ben bu tür çadırları, ilk defa 1983 yılında Emirdağ’da görmüştüm. İnternette “Emirdağ-Topakev” yazdığınızda kartpostalı çıkar karşınıza. Fakat bunlar minyatürize otağlardır.

Sonra Prof. Dr. Peter İhsan Andrews ile karşılaştım. Bu hoca, “Çadırın incilini yazan adam” olarak bilinir dünyada. Bütün hayatını Orta Asya çadırlarının incelemesine vermiştir. Yayınladığı “Nomad Tent Types in the Middle East” (Wiesbaden-1997) adlı kitabıyla Prof. Andrews, keçe çadırların malzemesi, ölçüleri, kısımları ve kullanımıyla ilgili bilimsel tespit ve analizlerde bulunmuştur. (Yurdun tepesindeki “tüynük”, bugün Kırgızistan bayrağında kullanılmaktadır.)

Mustafa Pala’nın yaptığı yurt, kıl çul kullanmak dışında, aslına uygun bir şekilde yapılmış. Ahşap kısımları, şekli, ağaç çatmaları ve tepedeki “tüynük” (güneş,ışık giren; duman çıkan yer)’üyle, tamamen özgün yapı korunarak yapılan bu yurt, Manisa’daki Simge ve Selin Sitelerinin ortak mekânı olan “Birlik Parkı”nda “Yunus Emre Bilge Evi” olarak kullanılıyor. Ortada yazları bir havuz, kışları da bir ocak yer alacakmış. Şimdilik havuz var.

Fonksiyon itibariyle bir konferans salonu olarak düzenlenen yurt, kültürel doğurganlık örneği olarak, alkışlanacak bir eser. Başta da belirttimiz gibi, kültürler durağanlaşınca kaybolmaya yüz tutarlar ama dönemin ihtiyaçlarına göre yeniden üretildiğinde, yeni ve taze bir aşamaya evrilirler. Mustafa Pala bu evrilmeyi gerçekleştirmiştir. Kendisini tebrik ediyoruz.