Demirtaş grup toplantısında hükümete yüklendi

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu.

Demirtaş'ın açıklamaları şöyle:

"Bugün Başbakan kürsüde 'Sünniler, Araplar katledildi, Suriye'ye sessiz kalındı' diyor, dünya kadar danışmanınız var, hepsine maaş veriyorsunuz, HDP hangi katliama sessiz kalmış? Siz Suriye'de mezhepçilik yaptınız. TIR'lar dolusu silah gönderdiniz, Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) gönderdiniz. Suriye'de beslediğiniz çetelerden iki şey istiyordunuz: 'Esad’a karşı savaşın ve 'Kürtlerin statü kazanmasını önleyin. Bunu eleştirdik. 'Silahlar El Nusra çetelerinin eline geçiyor, izin vermeyin' dedik. Biz size Suriye'de olanlara sessiz kalın mı dedik?"

'IŞİD'i desteklediğinizi tüm dünya söylüyor'

"New York'a BM toplantısına gittiğinizde tüm dünya sizi 'IŞİD'i desteklemekle' suçladı, bu algıyı biz mi oluşturduk, bütün dünya öyle diyor? Sanıyor musunuz ki IŞİD'e giden TIR'ları tüm dünya bilmiyor da bir tek HDP biliyor ve ortaya çıkardı. Suriye'de iç savaşın büyümesine sizler benzin taşıdınız."

"Kobani sizin işiniz değilse, siz de bizim Hükümetimiz değilsiniz"

"Burnundan kıl aldırmayan, üsttenci, otoriter tavırlarınızla siyaset yapılamayacağını görmediniz mi hala? Kendi yazdığınız derinlikte boğulmak üzeresiniz. Bunu iki yıldır her görüşmemizde anlatıyoruz. Sayın Öcalan uyarıyordu. Fakat o oradan uyarınca yalaka medyanız 'Apo tehdit etti' diye manşet atıyordu.

Her fırsatta 'Suriye bizim iç meselemizdir' dediniz. Eskimiş Başbakanınız bağıra çağıra anlattı. Nereye kadar? Kobani’ye kadar. Evet, Somali’de Bosna’da yaşayan bizim kardeşimizdir. Ama Kobani’deki öz kardeşimiz, annemiz, amcamızdır. Aynı soyadını taşıyoruz. Benim öz kardeşim tecavüzcünün tehditi altındayken hükümet 'Bu bizim işimiz değil' diyorsa, sen de bizim Hükümetimiz değilsin"

"PKK, IŞİD ile aynıysa, görüşme o zaman"

"Bizim paramızla bizim düşmanımızı besliyorsun. Halk bunu iki yıldır izliyor. IŞİD’e tehdittir demedin ama PYD için dedin. 'IŞİD ile PKK aynıdır' dedin. Aynıysa niye görüşüyorsun? Niye bizi yoruyor, kendini yoruyorsun? Niye halkı kandırıyorsun? Son iki yıldır resmi diyalog yürütüyor, müzakere aşamasna geliyorsun, 'IŞİD’le aynıdır' diyorsun. IŞİD'le aynıysa görüşme o zaman. Bunların hepsini halk izliyor, halk aptal değil. Halkı aptal yerine koya koya öfkeyi büyüttünüz. Kobani IŞİD’in eline geçerse orada bir barbarlık yaşanacak, Türkiye koridor açmadığı için sorumlu olacaktı, süreç yürütülemeyecekti." 

"Türkiye ordusu gitsin IŞİD'le savaşsın demedik"

"Biz 23 gün hükümetle diyalog yürüttük. İşin ciddiyetini anlatmaya çalıştık. Aldığımız karşılık, 'Zamanında hata yaptınız, karşılığını görün' şeklindeydi.

Yapılan tek iyilik; kapı açıldı, insanlar içeri alındı, minnetmişçesine. Bunlar anlamıyor ama 'Kobani’nin düşmemesi lazım. Önemini anlatmaya çalışalım' dedik. 'Bu Kobani'nin düşmemesi lazım, biz yine de gidelim konuşalım' dedik. 'Önemini anlatalım' dedik. Hala anlamamışlar, biraz önce MHP lideri 'Gidin IŞİD'le savaşın' diyor. Senin anlayabileceğin gibi anlatayım; Bizim korkumuz IŞİD'in Kobani'yi düşürmesi karşılığında ortaya çıkan reaksiyondur. Halklarımızın karşı karşıya kalacağı tehlikeden korktuk, zalimce politikalarınızdan utandık. Biz sizin bu zalimce politikalarınızdan utandık. Hakaretlerinizden, tehditlerinizden utandık. Türkiye ordusu orada gitsin IŞİD’e karşı savaşsın demedik. "IŞİD’e karşı savaşmak isteyen on binler var, kapıyı açın" dedik."

"Eylem çağrısı sayesinde koalisyon ilk defa IŞİD'i etkili vurmaya başladı"

"Kobani'de kardeşimiz tecavüz, katliam tehdidi altında, 'Ne yalvarıyorsunuz' diyorlar. Size yalvaran alçak olsun, sizin gibi olsun. Bütün bu tehditleri ve küfürleri yağdıranlar başta olmak üzere, herkes bu durumu toparlamak zorunda. Ülkenin Cumhurbaşkanı olan adamın konuşmalarına bakın. MYK toplantımızın sürdüğü o akşam iki şey yaptık. Halkımızdan destek istedik ve hükümetle konuştuk. Aynı saatlerde. Kobani’den gelen imdat çağrısına en uygun tutumu sergiledik, sokağa çıktık. O çağrıyla bütün dünya ayağa kalkınca koalisyon uçakları ilk defa IŞİD’i etkili vurmaya başladı. Yaptığınız şu kadar yardım için bile burnumuzu kıvırmadık, teşekkür ettik. Hükümetle el ele çözelim mesajı verdik. Şimdi biz katil olduk, iki yüzlü olduk, iki yıldır bunları yapanlar ülkenin sahibi mi oldu? Bunu kabul edemeyiz. Siz bağırıp çağırınca etrafınızdakiler korkabilir ama biz onlardan değiliz, bunu hala anlamadınız mı?"

"Roboski katliamının emrini veren, Gezi Direnişi'nde vur emrini veren..."

"Ölümden öte köy mü var? Neyle tehdit ediyorsunuz bizi? Dersim’i, Maraş'ı, Çorum’u, köy yakmaları yaptınız, boyun eğdik mi? Kime nasıl bedel ödeteceksiniz? Her birimizin canı da halkımıza bin defa kurban olur, bunu da böyle bilin. Provokasyonlar varmış. Senin dört tane maaşlı istihbarat örgütün var, senin haberin yoksa benim nasıl haberim olacak? İstihbarat sizin, devlet sizin. Ha değilse de bilelim. Bingöl’deki gibi yanlı istihbaratla sizi tuzağa düşürdülerse açıklayın. Hal böyleyken kimse bize 'katil' diyemez. Hele sen, Roboski 'katliam' emrini veren, Gezi direnişinde 'vur' emri veren, onlarca çocuğun vurulmasının emrini veren, Diyarbakır için 'Kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yapın' diyen sen bize en son 'Katil' diyecek adamsın! Sen önce bunların hesabını ver! Neredeyse Ortadoğu’da olup biten her şeyden bizi sorumlu tutacaklar. Hani Ortadoğu’da her şey sizden sorulurdu?"

"Siz kiminle barış, çözüm yapacaksınız?"

"Türkiye bugün Suriyeleşmemişse Demokratik Barış ve Çözüm Süreci nedeniyledir. Süreci kendimiz yürütürüz diye kimi kandırıyorsunuz? Ya müzakere ciddiyetinde olursunuz ya da ortada sadece bizim yürüttüğümüz bir süreç var' diyorsanız bizden destek istemenize de gerek kalmaz. Biz insanız. Bu barbarlar ve tecavüz ordusuna karşı gerekirse tek başımıza direnecek ve onları defedeceğiz. Kobani tam yüreğimizdeki direniştir. Vicdan gözüyle baktığımızda göreceğiz ki Türk’ün, Arap’ın, kadının direnişidir. Medyadaki tetikçilerinin gözüyle bakmayın. Gazetelerindeki köşelerini kanalizasyon gibi kullanan insanlara gazeteci demeyeceğiz. Kiminle barış, çözüm yapacaksınız? Küfür, hakaret ettiklerinizle mı? Bu kadar ucuz mu bu barış süreci? Biz görüyor, uyarıyoruz, tehdit diyorlar. Gerçekleşince de 'Bunlar demişti' diyorlar. Uyarmak için söylüyoruz"