Kılıçdaroğlu’ndan seçim barajı teklifi

   Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Taksim Gezi Parkı olaylarında 4 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlattı. Yaşanan olayların ardından gerçekleşen ölümlerle ilgili hükümet üyelerinin hiçbirisinin “Allah rahmet eylesin” demediğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Tam tersine öldürenlere meşruyet kazandırdılar. Neredeyse ’iyi ki öldürdüler’ diyecekler. Zaten onu öldürene ikramiye verdiler” dedi.

“ÜNİVERSİTEYİ NASIL BİTİRDİĞİ KONUSUNDA CİDDİ ENDİŞELERİM VAR”

   Başbakan Erdoğan’ın Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili müdahale emrini kendisinin verdiğini açıkladığını sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu, ülkenin böyle yönetilemeyeceğini, ülkenin sağduyu içerisinde yönetile bileceğini söyledi. Duyguyla, kinle ve öfkeyle ülkenin yönetilemeyeceğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, “Kendi çocuklarına kin duyan bir başbakan olmaz. O çocuklar bu ülkenin çocukları, o çocuklar Türkiye Cumhuriyeti’nin adını bütün dünyaya duyurdu. Dedim ya yalancıdan Başbakan olmaz, bugün bir yalan daha söylemiş. Kabataş İskelesi’nde başörtülü bir kadına saldırıldığıyla ilgili. Bakın bu olayı duyar duymaz arkadaşlarıma telefon ettim. Derhal onu bulun ve gidin konuşun diye talimat verdim. Gazetelere şunu söyledim; ‘Bunu yapanlara insanlar denmez, bunu yapanlar hayvandır’ dedim. Sonra hayvan severler dediler ki bunu hayvanlar bile yapmaz.

   Ayrıca bunun takipçiliğini de yapmamız gerekiyor. Kim yaptı hadi çıkarın ortaya, sen değil misin başbakan. Sensin, niye çıkarmıyorsun ortaya. Efendim Kılıçdaroğlu bundan memnun oldu diyor. Ya insanda biraz vicdan ve ahlak olur. İnsanda okuma yazmayı bilmiyor olabilir ama üniversiteyi nasıl bitirdiği konusunda ciddi endişelerim var. Sen benim söylediklerimi niye çarpıtıyorsun. Benim söylediklerim gazetelerde var ve girersin bakarsın bu ne söylemiş diye. Benim söylediklerimi çarpıtıyorsun, yalancıdan Başbakan olmaz” diye konuştu.

“BİR POLİS BAŞÖRTÜLÜ BİR KIZA TOKAT ATTI, SEN GÖRDÜN MÜ?”

   Kılıçdaroğlu, “Sen başörtülü kadına nasıl bir muamele yapıldığını öğrenmek mi istiyorsun, Taksim’de bir otobüste polisin başörtülü bir kıza nasıl tokat attığını ben biliyorum. Gördüm televizyonlar gösterdi. Ağzını açıp bir laf ettin mi? Çünkü insan sevgisi yok senin yüreğinde. Kin var senin yüreğinde. Ben merak ediyorum bu kadar kin nasıl birikmiş onun yüreğinde. İnsan biraz şaşırıyor. Bu kadar kini insan nasıl biriktire biliyor yüreğinde. Rahmetli babamın söylediği bir laf vardı; ‘Oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur’” şeklinde konuştu.

“GEL YÜZDE 10 SEÇİM BARAJINI DEĞİŞTİRELİM”

   Türkiye’ye yüzde 10 seçim barajını Kenan Evren ve arkadaşlarının getirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye’de yüzde 10 barajını Başbakan Erdoğan’ın savunduğunu öne sürdü. Kenan Evren’in Mustafa Kemal Atatark’ü istismar ettiğini, Başbakan Erdoğan’ın ise dini istimrar ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, Yüzde 10 seçim barajının dünyadaki en yüksek baraj olduğunu söyledi. Demokrat olarak kendisini lanse eden bir siyasi partinin darbe yasalarının arkasına saklanamayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, darbe yasalarının arkasına saklanan bir kişinin başka bir darbeci olduğunu ileri sürdü. Hükümete çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, 12 Eylül döneminde Siyasi Partiler Yasası’nın çıkarıldığını, kendilerinin "bunu değiştirelim" demesine karşın, iktidar partisinin karşı çıktığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, “Gel değiştirelim lider sultası bitsin, niye biz götürüp milletin önüne liste koyuyoruz? Demokrasinin önünü açalım, halkın iradesine ve oyuna saygı gösterelim" dedi.

“UEFA’YA SESLENİYORUM, BU KARARLARLA SİZ TÜRK SPORUNU CEZALANDIRAMAZSINIZ”

   Özel yetkili mahkemeleri de eleştiren Kılıçdaroğlu, Özel Yetkili Mahkemelerin demokrasilerde olamayacağını söyledi. Bu mahkemelerin verdiği kararların, siyasi otoritelerin görüşleri olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu mahkemelerin verdiği kararlara uymak da doğru değildir. UEFA’ya sesleniyorum, bu kararlarla siz Türk sporunu cezalandıramazsınız. Türkiye’de demokrasinin olmadığını öğrenemediniz mi siz? Bu mahkemelerin mahkeme olmadığını, siyasi otoritenin sopası olduğunu öğrenemediniz mi? Karar vermişler, neymiş? Özel Yetkili Mahkemenin kararıymış. Bunlar sahte delil üretmiyor mu? Sahte delille yola çıkmadılar mı? Kalkmışlar bu mahkemenin kararını esas alıp hüküm veriyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz. Binlerce milyonlarca insan bunun yanlış olduğunu kabul ediyor.”