Barışın, umudun simgesel ağacı ZEYTİN benim hayatımda önemli yeri olan bir ağaçtır. Çocukluğumda Bursa Gemlik’in zeytinleri ile büyüdüm ve uzun yıllardır Ege’nin çeşit çeşit sofralık zeytinleri süsledi kahvaltı sofralarımı, Kuzey Ege’nin zeytinyağı ise her yemeğimin ana malzemesi oldu. Lezzet ve sağlık deposu olan altın sıvının kıymetli, minnak meyveleri ZEYTİN buzdolabımdan hiç eksik olmaz kısacası.
Bazı türlerine daha torpil geçerim, elimde değil. Örneğin; kırma zeytini çizme zeytine tercih ederim. Yeşil kalamata türünü ilk sıraya koyabilirim. Siyah hurma zeytini ise soframın baş tacı ederim…
Anlatılanlara göre Cennette iki ağaç varmış kutsal sayılan. Biri gerçek ağaç denilen incir ağacı, bir diğeri ise hayat ağacı denilen zeytin ağacıdır. Geçmişi ise neredeyse insanlık tarihi kadar eski. Mitolojide Tanrıçaların taçlarında zeytin dallarının bulunması, güzellik yarışmalarında kadınları süslemesi bu nedenledir.
Adem ile Havva’ya kadar giden öyküler vardır hakkında. Dini kitaplarda anlatılan, adı geçen ağaçtır. Ölümsüz sayılması ise bu ağacın hakikaten ölmemesidir. Yani; kuruyan yerlerinden yeniden filiz vermesi ve yaşamaya devam edebilmesi.
Hayat ağacı denilmesi belki de büyümesi zor ve yavaş olduğu içindir. Zaman, emek istemesi de tıpkı insanın yaşaması gibi ağır ağır ama anlamlıdır…
Anlamlı diyorum; çünkü; yeşilden siyaha kadar farklı lezzetteki meyvelerini, iksir sayılan yağını, ağacından elde edilen tahta eşyaları ve bir de yağından yapılan doğal sabunları düşünürsek daha kaç meyve var ki böyle?
Ayrıca bana kalırsa, görsel olarak da dekoratif bir ağaçtır. Balkonlarda bile saksı içinde bulundurmak keyif verir. Ağzında zeytin dalı ile sembol olmuş barış güvercinlerinin hatırına zeytin ağaçları korunmalı, kollanmalı hatta üzerine titrenmelidir.
Ölümsüzlük ağacı, bereket meyvesi ZEYTİN yaşayabileceği her karış toprakta hayat bulmalıdır…