Sadede gelelim!

Türkiye iki gündür operasyon ile sarsılıyor. Bu defa ki operasyon bol spekülasyonlu, bol gırgır, şamata ile geldi. Devletin güç dengeleri kimin elinde bu operasyonun başlıca meselesi.İktidar devlet erki gücünün kendisinde olduğunu vurgulamak isterken cemaat bu gücü elinde bulundurduğunu kanıtlamaya çalışıyor.Ortalık toz duman ki buda anlaşılır bişey..

Böyle durumlarda toz duman olur zaten.Polis operasyonlarıyla gözaltına alınanlar arasında Ali Ağaoğlu gibi büyük işadamları, Halkbank Genel Müdürü, AKP’li Fatih Belediye Başkanı var.

Ama işin önemli boyutu başka.Üç bakan oğlu da gözaltında.

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğulları…

Bugün savcı Zekeriya Öz ve İstanbul Emniyetinden 5 şube müdürü görevlerinden önce açığa alındı ardından alakasız biryerlere atandı.

Ayakkabı kutusunda taşınan paralar ile ilgili sosyal medya geyiklerle dolup taşıyor. Yok efendim kaç kutu lazım yolsuzluk paralarının taşınması için, yok efendim o nemiş, ne yapmış falan filan.

Şimdi meselenin özünden uzaklaşıp, yine sözlerle meşgül olunması en büyük sorunumuz.

Bu memlekette tüyü bitmemiş yetimin hakkı öyle ya da böyle yenmiş, kim yapmış, nasıl yapmışla uğraşırken bunları gözden kaçırmamak gerekir.

İster cemaate yakın ister iktidara yakın isimler olsun önemli olan yolsuzluk, rüşvet, irtikap, haksızlık, yetim hakkı yemek.

Gerisi lafı güzah.

Bu memleket bu krizide atlatır elbette ama süreç hayli zor ve çetrefilli.

Öyle görülüyor ki; filler tepişirken, çimenler ezilecek kaçarı yok.Bakın demedi demeyin şimdiden görülen odur ki 30 Mart yerel seçimleri bu ülke siyasi tarihinin görüp, geçireceği en ilginç seçim olacak.

Belden aşağı vurmalar, dosyalar açmalar, ayakkabı kutuları vs vs. Ne diyelim hakkımızda hayırlısı inşallah..