Sokaktaki vatandaş, önüme dikilip sordu:
"Hükümet büyüklerimizi nerede arayıp bulabilirim?"
O anda Konak Meydanı'ndaki Saat Kulesi dibinde güvercinlere yem atmakla meşguldüm.
Belli ki, vatandaşın derdi, acısı vardı. Yardım babında elimle karşımdaki "Hükümet Konağını" işaret edip orada bulabilirsin dedim..
Vatandaş tatmin olmamış ki, ısrarla "Yok beyim, orada bulamadım; sence nerededirler?" diyerek "acil yardım" talebinde bulunuyordu!...
Düşünüp taşındım; Vatandaşı cevapsız bırakmamak için ya "bin odalı yerdedir" , ya da "göklerde" demekle yetindim. Vatandaş derdini "Marko Paşa'ya" anlatacak değil ya; tabi ki, Hükümeti arayacak!..
Vatandaş sallana sallana başını vuracak taşları aramaya giderken, ben de Saat Kulesi önündeki güvercinleri yemleyip, canım Türkiyem'in güzel geleceği için niyet mektupları düzüyordum!..
* * *
Ha sahi! Hükümet Konağı, Büyükşehir Belediye Sarayı, İz-su, Vergi daireleri, hatta hatta Milli Piyangocular, Lotocular, Süper Totocuların önünde uzayan kuyruklarda vardı Meslek bu ya; derdiniz nedir? diye sordum.
Açma kutuyu, söyletme derdimi kabilinden verilen cevaplarda inanın, kimileri "acılarını bal" eyleyip, kimileri "acılarına tuz" basarak şairlere, yazarlara taş çıkartırcasına konuştular da, konuştular...
* * *
Büyükşehir Belediye Sarayı'nın önündeki telefon kulübesi yanında elinde kömür torbası ile bitap düşen bir vatandaşla da konuşmak istedim. Yaşlı adam yorgun, nefes nefese yüzüme imalı bir şekilde bakıp "Ortada kuyu var, yandan geç!" demez mi?
Vatandaşın bana ne söylemek istediğini düşünürken, Allah'tan arkadan iki torba kömürle gelen iki kişiyi daha görüm. Onlardan tabiri-i caizse "psikolojik yardım" aldım!
Orta yaşlı olanı, Soma'daki faciadan sonra Karaman Ermenek'teki madende sular altında mahsur kalan18 kişi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız' ın talihsiz
işçilerin madenin dip noktalarında olduğunu, yani burasını kuyuya benzettiğini hatırlatarak şöyle dedi: "Babam sana şunu söylemek istemiş, bizim elimizdeki kömür torbaları da bu kuyulardan çıkıyor. Onun için dipsiz kuyuda yok olan insanları düşünerek, yandan geç, demek istemiştir!"
Yukarıda da belirttiğim gibi, vatandaş her şeyin farkında; kimileri acılarını "bal", kimileri de "tuz" eyleyip böyle "sessiz çığlıklar"atıyorlar...
* * *
Cumhuriyetimiz' i kutladık. Şimdi Atamız' ı anmaya hazırlanıyoruz.
Dumlupınar faciasındaki gibi Ermenek' ten de, kuyudan çıkacak haberleri bekliyoruz.
Siyasete kan bulaştı! Kimileri İmralı ile Kandil arasında gide gele "kör düğümü" çözmeğe çalışıyor!
Milli Eğitimimiz gibi futbolumuzun da "4+4" taktiği "sular altında" kaldı! Sporla ilgililer şimdi bir kuyudan daha su tahliyesine başlayacak. Milli Futbol Takımımız da "hastane enfeksiyonu " kapmışçasına ateşler içinde yanıyor. "Fatih İtfaiyesi" nin hortumları patlamış ki! Kuyunun dibinden aylardır Milli Takımı çıkarmağa çalışıyor!
Vergiler, sokaktaki terör, başına poşet geçirilerek ağaçlara asılan vitrin mankenleri de bizim siyasetimizi mi sembolize ediyor? İnanın bir türlü anlayamadım!
Şimdi, Konak Meydanında "Hükümeti - Devleti arayan" vatandaşı düşünmeye başladım! Acaba "Bin odalı" evin adresini bulabildi mi? Acaba kaçıncı kapıyı çaldı?
Bakanlıkların çoğu zaten enkaz kaldırma peşinde!..
Öyle ise "ortada kuyu var" deyip, konulara teğet mi geçelim diye düşünüyorum.